Merhabalar,
Hayır, Orhan Pamuk’un Kar romanından
bahsetmeyeceğim bugün. Tabii o da bir yazı konusu olabilir ama bugünkü konumuz
o değil.
Malum kar yağdı. Bunun üzerine Facebookta
arkadaşım olan bir abi “Sizce de bu kar olayı fazla abartılmadı mı?” yazmış. Haklı
da olabilir tabii. Zira ülkecek neredeyse kar yağıyor diye bir zil takıp
oynamadığımız kaldı. Herkes çok sevindi, çok mutlu.
Sanırım delirmemek için tutunacak bir
şeylere ihtiyacımız var hepimizin. Karın yağması iyi elbette. Doğanın kara da
yağmura da soğuğa da ihtiyacı var. Ama herkes çıldırmış gibi karın yağmasını
kutluyor. Bir de karın tüm kötülükleri, çirkinlikleri örttüğü duygusu var
tabii. Ben tüm kar temalı paylaşımların arkasında bu nedeni görüyorum biraz da.
İzmir’dekiler de kar yağmıyor diye
ağlıyor. :) Gerçi İzmir’de benim yaşadığım yere az da olsa yağıyor ama
Balıkesir’de doğup büyümüş biri olarak bu bana kar gibi gelmiyor bile. Ben küçükken
diz boyu kar yağardı. Balkona ayrı, bahçeye ayrı, sokağa ayrı kardanadam
yapardık.
Gerçi Kuşadası’na kar yağması daha
komikti. Üniversite birinci sınıfta yağmıştı ve hayatında ilk kez kar gören
arkadaşlarım vardı. Nasıl hiç kar görmemiş olurlar diye şaşırmıştım. Ama en son
25 yıl önce mi ne yağmış. :) Dağın tepesindeki okulumuza 5 cm bile olmamış
karda minübüs şoförleri çıkamamıştı. Okulda hemen elektrikler kesilmiş ve
dersler de iptal olmuştu. Dile kolay tabii. 25 yıl.
Herkesin de söylediği gibi tüm
kötülükleri örtsün kar. Giderken de yanında alıp götürsün. Bir de artık kimse
ölmesin. Daha fazla bombalı patlamalı rüya görmek istemiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder