Geldi yine bir istek listesi zamanı. Her
ne kadar 2 Ocakta finallerim başlıyor olsa da –yine- ve yılbaşı gecesi için bir
program yapamayacak olsam da listemi hazırlayayım dedim. Ne de olsa “Kaynaklar
kıttır ve ihtiyaçlar sınırsızdır.” Demiştik bir önceki yılın istek listesinde
de. :)
Önce geçen yıl ki isteklerin bir durum
değerlendirmesini yapayım. Bakalım evrenin bana geri dönüşü nasıl olmuş:
*Tedavimin
iyi bir şekilde sonlanması: Bitti şükür tedavi. Cildim çok daha iyi artık.
(Bununla ilgili bir yazı yazacağım ama ne zaman?!)
*Daha
çok kitap okumak: 2012’de 27 tanecik okumuşum. :( Bu yıl 39 adet okumuşum.
Yeterli mi? Hayııııırrr… (Bu sayı kasım sonuna kadar)
*Yeni
bir dil öğrenmek: Osmanlıca öğrenmeye başladım ben. Şurada da yazmıştım. Eh
bu da bir şey. :)
*Daha
çok gezebilmek: Bu hiçbir zaman yeterli gelmeyecek sanırım bana. :)
*Sevgilimle
daha çok vakit geçirebilmek: Oluyor, olmakta, olacak. :)
*Daha
çok öykü ve deneme yazabilmek, mümkünse kitabıma yoğunlaşmak: İşte bunda
çok başarılı olduğumu söyleyemem. Yazı konusunda verimsiz bir yıl geçirdim.
*Derslerimde
birazcık daha başarı: Eh işte, iç güveysinden halliceyiz. :)
*Türkiye
turuna çıkabilmek: Bu yıl tur yalan oldu bizim için. Artık 4. sınıfta ya da
mezun olunca kısmetse.
*Çevremdeki
insanların sağlıklı, mutlu ve huzurlu olmaları: Her daim diliyorum.
*Ülkemin
içinde bulunduğu çıkmazlardan aydınlığa çıkması, uyuyan insanların uyanması ve
doğru düzgün yönetilmesi: Yeniden diliyorum, zira bu yıl pek başarılı
olmadı.
*Eğitim
ile sağlık giderlerinin ücretsiz olması: hep ama hep diliyorum.
Bunları istemişim geçen yıl.
Bu yıl bu listeye ek olarak yurt dışına çıkabilmeyi ekliyorum
sadece. :)
26 Aralık Perşembe günü Atatürk Kültür
Merkezi’nde Sunshine Band konseri vardı. Sanırım yılın son konserine de böylece
gitmiş oldum.
Birinci bölümde “Carnaval”, “Long Train
Running”, “Donde Estas Yolanda”, “La Vie En Rose”, “Dos Gardenias”, “Padam
Padam”, “Superstation”, “Masquenada”, “I Have Nothing”, “Fame”, “Blues” ve “Blue
Suede Shoes” seslendirildi. Tabii ki ben Padam Padam’ı beğendim en çok. Çünk
Edith Piaf’ı çok severim.
Birinci bölümün sonlarına doğru
kötüleştim biraz. Hastaydım zaten ama konserdeyken artık içerideki havadan mı
oldu yoksa tüm gün sokaklarda dolaştığımızdan mı olduğunu bilemiyorum ama ne
burnum durdu ne gözüm. Öksürmekten, hapşurmaktan helak oldum. Erkek arkadaşım “Çıkalım
istersen.” dediyse de sonuna kadar dayandım konserin.
İkinci bölümde de “Mi Tierra”, “Neh Nah
Nah”, “I Feel Good”, “Mambo Italiano”, “Hasta Siempre Comandante”, “Corazon
Espinado”, “Es Oes El Amor”, “Sunny”, “Proud Mary”, “I Wanna Dance With
Somebody”, “Tche Tche”, “Sensizlik”, “Ne Kavgam Bitti Ne Sevdam” ve “Sardı
Korkular” seslendirildi.
Gecenin yıldızı ise İbis Maria
Guarnaluse Arce oldu. Altı aydır Sunshine Band ile çalışıyormuş ve yanlış
hatırlamıyorsam Kübalıymış. Orkestra şefi ve aynı zamanda piyanoyu da çalan
Muhittin Yıldız, hep kendisinin üzerinden ilerledi konser boyunca. Çok enerjik
bir kadındı yalnız. Birazcık da Türkçe öğrenmiş; “Ankara’nin bağlarii da buklum
buklum yollarii…” diye biraz Ankara türküsü bile söyledi. :)
Konserden eve dönerken birkaç ilaç
aldım da kullandım. Şimdi daha iyiyim. 2 Ocakta da finallerim başlıyor. İyi de
olmam gerekiyor hani. Şu yazıyı yayınlayayım da biraz daha çalışayım hatta.
Konserde
küçük bir de video çektik. İzlemek isterseniz aşağıda:
Kendinize iyi bakın lütfen.
Ayaklarınızı sıcak tutun ve sıcak şeyler için.
Bakışlar
arasında ilerlemeye çalışıyorum. Her göz bir çelmeye dönüşüyor ayaklarıma
takılan. İlerleyemiyorum. Nereye dönsem, kime baksam kocaman bir gözden
oluşuyor. Hiç kıpırdamayan, üzerimden ayrılmayan gözler. Artık rahat
bırakmalarını istiyorum.
Silkiniyorum.
İlerlemeye başlıyorum. Umursamıyorum. Kimseyi, hiçbir şeyi umursamıyorum.
*Düşler
Fırtınası şiiri, Al Sevdanı Gönlümden / Hüsnü Sönmezer
Aslında fırında yemek yapma çalışmaları
demek daha doğru olurdu yazının başlığına. Yoksa yemek yapmayı biliyorum. :)
Yine de internetten tarif bulup denemeyi de çok seviyorum.
Fırınım yoktu daha önce. Ama artık var
ve ben de fırında bir şeyler deniyorum ara ara. Fırınım geldiğinde ilk
denediğim şey bu kolay ekmek pizzalardı. Yapımı çok kolay. Ekmeklerin üzerine
istediğinizi koyup fırına sürüyorsunuz, hepsi bu. Kahvaltı aşığı ben için çok
güzel bir şey bu. :)
İkinci kez de bir kaşarlı karnabahar denemem
oldu ki bunu da çok sevdim. Karnabaharları tepsiye dizdim. (Ben haşlamadım ama
haşlayıp da yapanlar da varmış.) Üzerine de beşamel sos döktüm. Böyle bir 20
dakika falan pişti. Sonra da üzerine rendelenmiş kaşar koydum. Kaşarlar
kızarıncaya kadar kaldı fırında. Sonuç; çok lezzetliydi.
Son denemem de geçen gün oldu. Herkes
yapıyordur herhalde bu patatesli tavuklu yemeği. Lezzetli olmuştu ama bir
sonraki sefere incik falan kullanacağım. Butla büyük oluyor. (Tariflerde
genelde but dediği için öyle almıştım.)