11 Haziran 2016 Cumartesi

Bitenler #32




       
         Yine bir bitenler yazısı ile buradayım bilog. Hemen başlayalım da ben bu boşlardan kurtulayım.
         Watsons Traş Bıçakları: Bu traş bıçakları hem uzuz hem de kullanışlı oluyor.
         CLear Kepeğe Karşı Besleyici Şampuan: Bu şampuanı seviyorum. Yeniden alacağım ilk fırsatta.
         Restorex Hızlı Uzama Etkili Şampuan: Yani işte bunu da saçlarımı kestirincei – 2 santim falan- tribe girip aldım. Hızlı uzama etkisi varmış diye. Uzattı mı? Bilemiyorum. Saçlarımı kestireli aylar oldu. uzadı haliyle. Bir tane daha var. bitince yenisini almam.
         Watsons Duş Jeli: İpek yazıyor kokusu için. İlk başlarda kullanırken sevmiştim. Ama sonra kokusu çok ağır gelmeye başladı bana. bir daha almayacağım.
         Watsons Saç Maskesi: Defalarca bitirdim bu maskeden. Ben saç kremi olarak kullanıyorum. Yenisini kullanmaya başladım bile.
         Avon Celebre Parfüm: Daha önce de bitirmiştim. Sevdiğim, çok kalıcı olmayan ve astımımı çok rahatsız etmeyen bir parfüm.
         Dove Besleyici Vücut Sütü: Adında vücut sütü yazsa da body butter kıvamındaydı neredeyse ve çok güzel bir nemlendirme sağlıyordu. Yeniden alacağım. Ama önce elimde kalan 1-2 nemlendiriciyi bitireceğim.
         D&P Parfüm Deodorant: Atıyorum. Zamanında bir parfüm almıştım, yanında vermişlerdi. Ama hiç kullanmadım.
         Oriflame Pure Nature Purifying Blemish Solver: Çay ağacı ve biberiye içeriyordu ve kokusu çok güzeldi. Sivilcelerimin üzerine sürüyordum ama her sivilceye etki etmiyor böyle ürünler. Yani özel günlerde çıkan sivilceye etki edebilir belki ama benimkiler gibi karaciğer kaynaklı sivilcelere etki etmiyor kesinlikle. Hala katologta var mıdır bilemiyorum hiç.
         Veet Tüy Dökücü Krem: Lazım oluyor bazen.
         Clindoxyl Jel: Başka bir jelle dönüşümlü olarak geceleri kullanıyordum sivilcelerim için. Yenilerini almadım yeniden eski tedavime geri döndüğüm için ama muhtemelen ilerleyen aylarda doktor yeniden yazacak. Doktorunuza danışmadan kullanmayın derim.
         Dalan D’olive Zeytinyağlı Nemlendirici Krem: Hep hayatımda var olacaklardan biri. Kaldırılmadığı sürece. :)
         Watsons Magic Lip Balm: Bu ürünü doğru düzgün okumadan almışım. Eve gelince dudağa göre renk değiştirdiğini fark ettim ve hiç sevmedim. Çünkü bende resmen bir Çingene pembesine dönüşüyor. Yatarken falan kullandım da öyle bitti. Daha da almam.
         Nivea Essential Care Lip Balm: Nemlendirmesi idare ederdi ama kokusunu hiç sevmedim.
         Bepanthol Dudak Nemlendiricisi: Yukarıda yeniden sivilce tedavisine başladığımı yazmıştım. Bunu da o yüzden aldım çünkü bepanten muzicesini herkes bilir. Ama merhemi ya da kremi kadar sevmedim. Bence hiçbir işe yaramıyor. Nivea bile daha iyi hatta.
         Colgate 6’lı Diş Fırçası: Bu fırçaları çok çok uyguna almıştım. Severek kullandım.
         Selin Pembe Greyfurt ve Narlı Sıvı Sabun: Büyük boyunu da kullanmıştım. Güzel bir sabun.
         Watsons Kulak Çubukları: Severek kullanıyorum.
         Rituel De Beaute Siyah Nokta ve Kir Temizleyici Burun Bandı: Benim çok fazla siyah noktam yok ama arada sırada oluyor. Bunlar işe yarıyorlar. Biliyorsunuzdur bu ürünü zaten, pek bir meşhur kendisi.

         

5 Haziran 2016 Pazar

Arkadaş




         Benim için arkadaş kelimesi bile çok büyük bir sorun. Herkesten arkadaş olmaz, olmuyor da. Dost ise çok ayrı bir yazının konusu. Fazla da dostum yok zaten. Olmamalı da bence.
         Bir süredir hayatımda bazı sadeleştirmelere gittim. Eşyalar, kozmetik ürünleri ve hatta kitaplarda bile. Kitaplar da ayrı bir konu tabii. Kitaplarla aram iyidir. Yani ben öyle düşünüyorum tabii. Ama artık çok fazla kitap almıyorum. Buna son iki yıldır falan devam ediyorum sanırım. Almıyorum çünkü hiçbir yere sığamıyorum. Ah, bir de taşınırken çok zor oluyor. Eşyamdan çok kitap kolim oluyor. Bir de artık kütüphanemde sevmediğim kitapları barındırmak istemiyorum. Ve tabii bir de e-kitaplar var. Üç nesil sonraki torunuma yetecek kadar çok e-kitabım var, belki de daha fazla, bilemiyorum. Bu yüzden sadece kütüphanemde olmasını istediğim kitapları alıyorum.
         Gelelim arkadaş konusuna… Üniversite bitince Kuşadası’ndan ayrılıp İzmir’e yerleştim biliyorsunuz. Oradaki hayatımdan uzaklaştım haliyle. Taşındıktan sonra bazı arkadaşlarım ya da arkadaş dediklerim tavır aldılar bana. Gittim diye. Ama herkes kendi hayatını yaşıyorken bu tavrın sebebini anlayamadım hiç. Kendi yolumda ilerleyebilmem için buraya gelmem gerekiyordu. Başka bir çözümü de varmış aslında bu yolun ama o zamanki kafamla düşünememişim işte bunu. Taşınmadan da Japonca kursuna gidebilirmişim mesela ama çok zor olacaktı. Ve kurs için de sezonun bitmesini beklemem gerekecekti falan filan. İzmir’e taşınmak daha kolay geldi gözüme. İnsanların içinde bulunduğum durumu ya da yönümü anlamalarını beklemiyorum ama yargılamalarını da anlayamıyorum doğrusu.
         Geçen gün Facebook’ta bir arkadaşımın beni sildiğini gördüm. :) Güldüm tabii hala böyle şeyler var mı ya diye… Kendi kendine tavır almış bana. Canı sağolsun. Ama bu hareketi komik bulduğumu da söylemeden geçemeyeceğim.
         Öyle işte. İşine yaramıyorsan, kendi yolunda yürüyorsan yoksun onlar için.

         Ne diyelim. Bu da onun yolu.