5 Haziran 2016 Pazar

Arkadaş




         Benim için arkadaş kelimesi bile çok büyük bir sorun. Herkesten arkadaş olmaz, olmuyor da. Dost ise çok ayrı bir yazının konusu. Fazla da dostum yok zaten. Olmamalı da bence.
         Bir süredir hayatımda bazı sadeleştirmelere gittim. Eşyalar, kozmetik ürünleri ve hatta kitaplarda bile. Kitaplar da ayrı bir konu tabii. Kitaplarla aram iyidir. Yani ben öyle düşünüyorum tabii. Ama artık çok fazla kitap almıyorum. Buna son iki yıldır falan devam ediyorum sanırım. Almıyorum çünkü hiçbir yere sığamıyorum. Ah, bir de taşınırken çok zor oluyor. Eşyamdan çok kitap kolim oluyor. Bir de artık kütüphanemde sevmediğim kitapları barındırmak istemiyorum. Ve tabii bir de e-kitaplar var. Üç nesil sonraki torunuma yetecek kadar çok e-kitabım var, belki de daha fazla, bilemiyorum. Bu yüzden sadece kütüphanemde olmasını istediğim kitapları alıyorum.
         Gelelim arkadaş konusuna… Üniversite bitince Kuşadası’ndan ayrılıp İzmir’e yerleştim biliyorsunuz. Oradaki hayatımdan uzaklaştım haliyle. Taşındıktan sonra bazı arkadaşlarım ya da arkadaş dediklerim tavır aldılar bana. Gittim diye. Ama herkes kendi hayatını yaşıyorken bu tavrın sebebini anlayamadım hiç. Kendi yolumda ilerleyebilmem için buraya gelmem gerekiyordu. Başka bir çözümü de varmış aslında bu yolun ama o zamanki kafamla düşünememişim işte bunu. Taşınmadan da Japonca kursuna gidebilirmişim mesela ama çok zor olacaktı. Ve kurs için de sezonun bitmesini beklemem gerekecekti falan filan. İzmir’e taşınmak daha kolay geldi gözüme. İnsanların içinde bulunduğum durumu ya da yönümü anlamalarını beklemiyorum ama yargılamalarını da anlayamıyorum doğrusu.
         Geçen gün Facebook’ta bir arkadaşımın beni sildiğini gördüm. :) Güldüm tabii hala böyle şeyler var mı ya diye… Kendi kendine tavır almış bana. Canı sağolsun. Ama bu hareketi komik bulduğumu da söylemeden geçemeyeceğim.
         Öyle işte. İşine yaramıyorsan, kendi yolunda yürüyorsan yoksun onlar için.

         Ne diyelim. Bu da onun yolu. 

Hiç yorum yok: