28 Aralık 2016 Çarşamba

Yılın Son Bitenleri

       


         Merhabalar;
         Yılın son bitenler yazısı ile sendeyim bilog. Yazıyı yazıp yıla temiz başlamak istedim. Hemen başlayalım.


         Bioderma Sebium Foaming Jel: Cildim karma olduğu için bu ürünü sipariş etmiştim. Ben ikili olarak uygun bir kampanya ile almıştım. Severek kullandım. Gözüm mikrop kaptığında doktorum gözümü de yıkayabileceğimi söyledi. Diğerini de kullanacağım. Sanırım bundan sonra bu ürünle devam edeceğim.
         Clean & Clear Derinlemesine Temizleyici Losyon: Bu tonikten defalarca bitirdim. Seviyorum. Migros indirimlerinde çok uygun fiyata geliyor.
         Solante Acnes Güneş Kremi: Doktorumun verdiği ve benim yıllardır kullandığım tek güneş kremi. Fiyatı piyasadaki normal kremlere göre biraz fazla ama bir tanesi bir yıl gidiyor. Yaz kış kullanmam gerekiyor. Yenisini açtım bile.
         Zeytin Sarayı Zeytinyağlı El, Yüz ve Vücut Kremi: Seviyorum ve daha önce de birçok kez bitirmiştim.
         Avon Solutions BB Krem: Pek makyaj yapmadığım için bana uzun süre gitti. Severek kullandım. Yeniden alınabilir.
         Farmasi Eye Cream: Göz çevrem çok kuruduğu ve kuruluktan acıdığı için birkaç senedir göz kremi kullanıyorum. Tek beklentim nemlendirme olduğu için memnun kaldım. Şimdi başka bir marka kullanıyorum.
         Schwarzkopf Gliss Saç Kremi: Şampuanı ile birlikte alıp saçlarımı döküyor diye kullanmayı bırakmıştım. Şampuanı ile fırçalarımı yıkadım ama bu beklemekten bozuldu. İlk defa bir saç ürünüm bozuldu ama bir daha alınmayacak.
         Avon Sensuelle Vücut Losyonu: Bu ürünün parfümü çok severek kullanmıştım ama sanırım üretimden kaldırılmış. Bu losyonda nemlendirmesi için değil de kokusu için tercih ediliyor daha çok. Ben set halinde aldığım için kullandım ama nemlendirmesi yeterli olmayan bir şeyi kullanmak saçma bence. Parfümü de olmadığına göre bir daha almam.
         Beauty Formulas İmtim Temizleme Jeli: Genelde bu ürünü kullanıyorum temizlik için. Yeniden alacağım.
         Lady Speed Stick: Bu jel olan versiyon ama sevemedim bir türlü. Vıcık vıcık bir his veriyor insana ve kurumak bilmiyor. Yeniden almayacağım.
         Diadermine Nemlendirici Günlük Bakım Kremi: Daha önce de bitirmiştim bu kremden. Bence Diadermine’den alınacak en düzgün ürün bu. Diğer ürünlerine karşı önyargım var. Yenisini kullanıyorum.


         Superdrug Solait Self Tan Bronzlaştırıcı Mendil: Bacaklarım peynir gibi beyaz olduğundan kendimce çözümler arıyordum. Malum güneş alerjimden dolayı güneşin altında da yatamıyorum. Pek işe yaradığını söyleyemeyeceğim. Hayatıma beyaz olarak devam etme kararı aldım. Kalan mendilleri atıyorum.
         Watsons Pamuklu Çubuk: Hep alıyorum. Lazım her eve.
         Benri Gözlük Temizleme Mendili: Fikri çok sevdim ve kullanışlı buldum. Yeniden alınabilir.
         Benim biten ürünlerim bu kadar. Siz neler bitirdiniz?

         

23 Aralık 2016 Cuma

Japonca Öğrenmek

        


         Merhabalar;
         İnstagramda ne zaman Japonca bir şeyler paylaşsam ya fotoğraf altına ya da mesaj bölümüne sorular geliyor. Ben de bu konuda bir yazı yazmaya karar verdim.

         Öncelikle neden Japonca sorusu ile başlayayım.
         Yanlış hatırlamıyorsam daha önce de bahsetmiştim; Ben Adnan Menderes Üniversitesi’nde Seyahat İşletmeciliği ve Turizm Rehberliği okudum. İkinci yabancı dil olarak da Japonca seçtim. Yani Japonca böyle girdi hayatıma. Yani hobi olarak öğrenmeye başlamadım. Okul ve bölümüm gereği bu dili seçtim.

         Okulda ne kadar Japonca öğrendim?
         Okulda haftada 4 saatlik seçmeli ders olarak görüyorduk Japoncayı. 4 yıl boyunca gördük. Hiraganayı okuyup yazabilecek kadar öğrendik. Ders kitabı olarak da Minna no Nihongo’yu kullanıyorduk. 25. Üniteye kadar geldiğimizi hatırlıyorum.


         Şu an Japonca için ne yapıyorum?
         Ünversiteden mezun olduktan sonra Japoncamı geliştirebilmek ve Japonca sınavına hazırlık için (TUREB’in açtığı sınav) kursa gitmeye karar verdim. Bunun için İzmir’e taşındım. Çünkü Kuşadası’nda Japonca kursu bulamadım. İzmir’de de uzun bir süre aradıktan sonra Hacettepe Akademi’yi buldum. Yanlış bilmiyorsam en fazla 4 ya da 6 kişilik gruplar için sınıf oluşturuluyor ama ben birebir ders alıyorum. Öğretmenim Türk ama kendisinden çok memnumum. Yine Minna no Nihongo (Herkes için Japonca) kitabını kullanıyoruz ama üniversitedekinin aksine bir de alıştırma kitabı var. Onun haricinde derslerde dinleme, okuma, soru-cevap kısımları falan oluyor. Bazen çeviri de yapıyoruz.
         Ben ilk başta 60 derslik bir kur aldım. Haftada sadece bir gün gidebildiğim için oldukça uzun bir süredir gidiyorum. (4 ay da bir ara verme durumumuz oldu.) şimdi bu kurun neredeyse sonlarına gelmek üzereyiz. Henüz seviyemi yeterli bulmadığımdan ikinci 70 saatlik kurumu da aldım. Şu an devam eden kur biter bitmez ara vermeden ona başlayacağız.

         Bir kurun sonunda ne kadar Japonca öğrenebildin?
         Ben okulda gramer konularını gördüğüm ve en azından Hiragana alfabesini bildiğim için biz bazı kısımları hızlı geçiyoruz. Daha çok eksiklerim üzerine yoğunlaşıyoruz. Mesela ilk dersimize Katagana alfabesini öğrenerek başlamıştık. Asıl hedefim de TUREB’in sınavını geçmek olduğu için de konuşma ve çeviri üzerinde ilerlemek istiyoruz. Ama şunu söyleyebilirim ki ilk kur sonunda birinci kitaptaki 15 üniteyi bitirmiş oluyorsunuz. Sanırım bu da B seviyelerinde bir yer oluyor.
         Umarım sorularınızı cevaplayabilmişimdir. İnstagramdan sık sorulan soruları seçip cevapladım. Daha sonra Japoncayla ilgili başka yazılar da yazacağım. Ama bundan sonraki yazım “Hangi yabancı dili seçmeliyim?” sorusu üzerine olacak.

         Beni instagramdan takip etmek isterseniz kullanıcı adım @elif_ayvaz

23 Ekim 2016 Pazar

Çaykur Yeşil Çay Artı Badem Aroması





         Merhaba;
         Daha önce de bitki çayları ile bir yazı hazırlamıştım. Bundan sonra da çaylarla ilgili yazmaya devam edeceğim.
         Bir süredir Çaykur’un bu Artı serisini görüyordum. Yeşil çay ile değişik aramoları kullanmışlar. Ben ilk olarak badem aromalı olanını tercih ettim. Ama ilerleyen zamanlarda diğer çeşitlerini de denemek istiyorum.
         Ben yeşil çayı çok seviyorum. Üniversiteye başlayıncaya kadar hiç yeşil çay içmemiştim bu arada. Ama üniversitede yalnız yaşamaya başladıktan sonra yeni çaylar denemeye başladım. Meyve çayları falan denesem de yeşil çay her zaman favorim olacak.
         Bu çaya gelecek olursak hem yeşil çayın hem de bademin tadını yoğun olarak alıyorsunuz. Badem sanki acı badem gibi kokuyor. İkisinin tadı da baskın olunca ağızda biraz buruk bir tat bırakıyor ama ben seviyorum biraz yeşil çayın keskin tatta olmasını. O yüzden beni rahatsız etmedi.
         Severek içiyorum.
         En yakın zamanda diğer çeşitlerini de deneyeceğim. Onları da yazarım buraya.

         Siz yeşil çay sever misiniz? Bu ürünü denediniz mi ya da Elif mutlaka şu çayı denemelisin dediğiniz bir tane var mı? 

22 Ekim 2016 Cumartesi

Bitenler #34




        

         Yine ben. Hayatımda birtakım değişiklikler oluyor. Hepsi bilinçli bir şekilde hem de. Bir gün yazacağım, eminim.
         Ama şimdi biten ürünlerimi yazacağım. Bu arada artık bitenlerimi aylık olarak yazmıyorum. Yazamıyordum dese m daha doğru olur ama bir düzene oturtmaya çalışacağım her şeyi.
         Haydi hemen başlayalım.
         Restorex Hızlı Uzama Etkili Şampuan: Bu ürünü daha önce de yazmıştım. İkili set halinde satılıyordu. Böyle ürünlerin saçları uzattığına inanmıyorum. Zaten saçlarımı bir ay kadar önce de kestirdim. Yeniden almayacağım.
         Schwarzkopf Gliss Şampuan: Benim saçlarım öyle çok problemli değil. Genelde her şampuanla da iyi anlaşırım. Genelde diyorum çünkü bu anlaşamadığım ikinci şampuan. Daha saçıma sürer sürmez saçlarımı dökmeye başladı. Çok azını saçımda kullandıktan sonra kalanını fırçalarımı yıkamak için kullandım. Bir daha almayacağım.
         Duru Canlandırıcı Duş Jeli: Bazı duş jellerinin kokusu çok ağır geliyor bana. bunun üzerinde dağ havası yazsa da ben daha çok limonumsu bir koku alıyordum ve oldukça sevmiştim. Temizlemesi de iyiydi. Özellikle bir duş jeli tercihim olmuyor. Sabun da kullanabiliyorum. Denk gelirse belki alabilirim yeniden.
         Rebul Mandalinli Duş Jeli: Rebul’un kolonyalarının ne kadar meşhur olduğunu bilirsiniz. Biz de daha önce bir şişe bitirmiştik. Sonra ikinci kez almak istediğimde duş jeli ile set halinde olanını gördüm ve onu aldım. Kokusu kolonyayla aynı. Temizlemesi de fena değil bence. Ama şişesi çok sert. Şişenin yarısına geldiğinizde kullanmak imkansız hale geliyor resmen. Şişenin kapağını açarak kullandık. E bu da gereğinden fazla ürün almak demek. O yüzden bir daha almam. En azından ambalajı değişinceye kadar.
         Rebul Olive Zeytinyağlı El ve Vücut Losyonu: Bu ürünü yanlış hatırlamıyorsam 4-5 liraya Bim’den almıştım. Nemlendirmesi ve kokusu güzel bir üründü. Ama benim bu ürünü sevmemin asıl sebebi ellerimdeki egzamaları geçirmiş olması. Evet, abartmıyorum ama çok iyi geldi. Paraben yok falan diyor ama içinde diğer zararlı maddelerden var. Anlamadım ne iyi geldi. Ama artık bulamıyorum. Denk gelirsem yine alacağım.
         Duru Arındırıcı Duş Jeli: Kokusuna okyanus esintisi demişler ama yukarıda bahsettiğim dağ esintisi kadar ferah bir kokusu yok bence. Çok ağır geldi bana kokusunu. Bunu almam.
         Watsons Deep Pore Cleansing Foam: Akneye meyilli bir cildim olsa da haftada en az bir kez duşta peeling kullanmak ihtiyacı hissetmiyorum. Bu kadar akneye rağmen siyah noktamın olmamasını da buna bağlıyorum açıkçası. Tanecikleri küçük olsa da ne kokusunu ne de yapısını sevmedim bu ürünün. Bir daha almam.
         Veet Tüy Dökücü Krem: Böyle ürünler kurtarıcı oluyor bazen. Yeniden alacağım.
         Isana Secret Rose Deodorant Sprey: Artık gül kokusunu sevdiğimi söylemiş miydim?! Severek kullandığım bir ürün oldu. Çantamda taşıyordum. Şimdi başka bir çeşidini kullanıyorum.
         Malibu Bronzlaştırıcı Yağ: Çok beyaz olduğum için bir İrlandalı arkadaşım vermişti bu ürünü. :D Tabii ki kokusu benim için çok ağır. Bir kez kullandım, ölüyordum nerdeyse. Çöpe gidecek.
         Madam Coco Nemlendirici El Kremi: Youtube’da çok meşhurdu bu Gardenya kokulu olan ve ben de çok merak ediyordum. Sonra dörtlü bir set geldi ve aldım. Allah’ım bu kadar ağır bir koku olamaz. Nef-ret et-tim! Diğerleri nasıl bitecek hiç bilmiyorum.
         Super Brightening Essence: Bu ürünü Watsons’tan indirim sepetinden almıştım. Nemlendirmesi güzeldi, kokusu ise daha güzeldi. Çiçek gibi kokuyordu. Kullandım bitti.
         Bepanthol El ve Yüz için Cilt Bakım Kremi: Sivilce tedavisi gördüğüm için kurtarıcım oldu bu ürün. Yenisi bile bitmek üzere. Sanırım bundan sonra nemlendirici olarak hep bu ürünü kullanacağım.
         İpana Diş Macunu: Diş macunlarının beyazlatıcı, bilmem ne etkilerine inanmıyorum. Tek beklentim dişlerimi temizlemesi ve ağzımı ferahlatması. İndirimde ne denk gelirse onu alıyorum açıkçası. Pek iyi değildi ama idare eder.
         Neutrogena Lip Balm: Nemlendirmesi güzeldi. Spf 20 içermesi de iyiydi. Böyle güneş korumalı pek ürün bulamıyorum nedense. Yine alabilirim.
         Benim bitenlerim bunlar. Siz neler bitirdiniz?


         

26 Temmuz 2016 Salı

Bitenler #33




         Merhaba;
         Yine bir bitenler ve yine ben…
         Sadece bitenler yazısı yazar oldum bloga. Çok rahatsızım bu durumdan ama değişecek bu durum. Kendime söz. yazacağım o aklımdaki yazıları.
         Neyse şimdilik şu bitenleri çıkaralım hayatımızdan.
         Bioblas Saç Dökülmesine Karşı Şampuan: Saçlarım öyle çok dökülmez benim. Ama mevsimsel olarak bazen artabiliyor dökülmesi. Öyle bir zamanda bu şampuanı aldım ama pek bir faydasını gördüğümü söyleyemeyeceğim. Zaten ben dökülmeme çözüm olarak saçımın ucundan biraz kestiriyorum ve dökülme geçiyor. Almam herhalde bir daha.
         Schwarzkopf Gliss Kuru ve Yıpranmış Saçlar için Sıvı Saç Kremi: Sadece duştan sonra saçlarımı açmak için kullanıyorum Gliss’i. Fakat bu siyah ambalajlı olanı ilk kez kullandım ve kokusundan nefret ettim. Sarı ya da turuncu olanı daha güzel kokuyor bence. Etkileri hepsinde aynı.
         She Deodorant: Kullandım, bitti. Fena değildi.
         Avon Sensuelle Parfüm: Çok severek kullandığım bir parfümdü fakat katologta göremedim. Sanırım kaldırıldı.
         Avon Göz Makyaj Temizleyici: Daha önce de bitirmiştim bundan. Severek kullanıyorum. Bir ara yeniden alabilirim.
          Diadermine Yüz Kremi: Diadermine’nin sevdiğim tek ürünü. Nemlendirmesi benim için yeterli. Kofre olarak almıştım. Elimde devamı var.
         Bioderma Gözenek Sıkılaştırıcı Krem: Küçücük bir boy olmasına rağmen birkaç gün sabah akşam kullandım ve oldukça memnun kaldım. Elimdeki nemlendiriciler bitince Bioderma’ya geçeceğim sanırım.
         Bioderma Akneli Ciltler için Nemlendirici Krem: Diğer bioderma gibi bunu da çok sevdim.
         Bioderma Miselar Solisyon: Daha önce hiç Bioderman’ın miselar suyunu kullanmamıştım. Garnier’ınkini kullanıyorum ama sanırım bu yeşil kapaklı olan Bioderma’yı da çok sevdim. Alınabilir.
         Rituel De Beaute Siyah Nokta ve Kir Temizleyici Burun Bandı: Çoook uzun zaman önce aldığım bantlar bitti sonunda. Benim pek siyah noktam çıkmaz akne problemli bir cildim olmasına rağmen. Çıkanlar da oldukça derinde olduğundan bantlar pek işe yaramıyor genelde. Çok çeşit denemesem de bu bant fena değildi yine de. Alacağım yine ama keşke o kadar kötü kokmasa.
         Natural Tatlı Badem Yağı: Daha önce de defalarca kez bitirdiğim yağı yeniden kullanmaya başladım. Ben şampuanımı ikiye ayırıp birinin içine karıştırarak kullanıyorum.
         Sleepy Rose Garden Islak Mendil: Eskiden gül kokusunu hiç sevmeyen ben şimdi gül kokulu şeylere bayılır oldum. Bunu da o yüzden denemek istedim. Güzeldi.

         Sensitive Jenny & Willy Islak Bebek Havlusu: Nefret ettim bunlardan. Çünkü resmen güneşte kalmış plastik gibi kokuyorlar. Belki bana böylesi denk gelmiştir ama bunu bir bebeğin cildinde kullanırken düşünemiyorum. Çok kötü kokuyor. Bir de üçlü olarak satılıyor. Daha 2 tane daha var.

25 Temmuz 2016 Pazartesi

Bitki Çayları ve Bir Küçük Kendin Yap Dokunuşu


        
         Merhabalar;
         Ülke gündeminden dolayı hiçbir şey yapmak gelmiyor içimden. Uyumak istemiyorum, uyanmak bile istemiyorum. Çok umutsuzum. Çok şey söyleyesim, çok şey yazasım var ama içim acıyor. Engel olamıyorum.
         İyi olmadığını biliyorum. Devam etmek gerek, ilerlemek gerek. İleriye bakmak gerek. Biliyorum. Deniyorum.
         Deneyeceğim.
         Gelelim başlığa ve çaylara. Çayı seviyorum. Bitki çaylarını da çok seviyorum. Yeni denediklerim oldu. buraya da yazayım dedim.
         Öncelikle söylemek istediğim şey üniversite sayesinde yeme alışkanlıklarım biraz değişti. Mesela hayatıma ton balığı ve yeşil çay girdi.
         İlk önce sade yeşil çayla başladım. Sanırım o zaman bu kadar da çeşit yoktu ya da ben bilmiyordum.
         Yeşil çayı demleyerek de içmeyi çok seviyorum ama yalnız yaşadığımdan koca demliği bitiremiyorum. O yüzden de daha çok poşet çayları tercih ediyorum. Evet, tadı aynı değil ama ziyan olmasındansa ben bunu tercih ediyorum.
         Sade yeşil çaydan sonra limonlu ve nanelisini denemiştim. Onları da sevdim ama bugün bahsedeceklerimi çok daha fazla merak ediyordum.


         Yaseminli Yeşil Çay: Bunu çok duyuyordum ama bana yakın olan marketlerde bir türlü bulamıyordum. En sonunda Doğadan’ın yaseminli yeşil çayını buldum ve çok sevdim! Bir kere yasemin çok güzel kokuyor ve çok da yeşil çay tadı yok aslında. Daha çok çiçek içiyormuşsunuz gibi. :) 20 adet var içinde.


         Yeşil Çay – Gül Karışımı: Bu yıla kadar gül kokusundan bile nefret eden ben birden bire içinde gül olan her şeye ilgi duyar oldum! Yine Doğadan’ın Büyülü Bohça serisine bakınırken yeşil çay-gül karışımı çayı olduğunu görünce hemen aldım. Bunu da çok sevdim. Açıkçası alırken tadı kötüyse diye korkuyordum. Keşke kozmetiklerde olduğu gibi böyle ürünlerde de tester olayı olsa. Bir tane alıp denesem, seversem gidip koca kutuyu alsam. İçinde 16 adet var.


         Mistik Chai: Yine bin markette gezinirken –evet, market gezmek benim hobim- gözüme bu ilişti. Daha önce hiç görmemiştim bu ürünü. Hatta nedense Doğuş markasının poşet çaylarına hiç dikkat etmemişim. Üzerinde sütle içilmesi tavsiye edilse de ben su ile içiyorum. Sütlü halini sevemedim nedense. Ağır geldi biraz bana. bu çayın da kokusu harika ve içimi yumuşak. İçinde 20 tane var.
         Bu arada yeni hedefim –tabii bulabilirsem- gül çayı ile çilek çayını denemek. Bir kere bir aktarda görmüştüm ama o zaman acelem vardı almadım. Sonra da bir daha denk gelemedim.



         Bir de bir teneke kutum var. İçine poşet çaylarımı koyuyorum fakat çok dağınık duruyorlar ne kadar düzenlersem düzenleyeyim. Ben de kartondan böyle bir şey yapıverdim. Çok dandik bir şey ama bir süre kullanayım bakalım. Daha sonra boya alıp kutuyu boyamayı düşünüyorum. O zaman içine de doğru düzgün bir şeyler yapacağım.

11 Haziran 2016 Cumartesi

Bitenler #32




       
         Yine bir bitenler yazısı ile buradayım bilog. Hemen başlayalım da ben bu boşlardan kurtulayım.
         Watsons Traş Bıçakları: Bu traş bıçakları hem uzuz hem de kullanışlı oluyor.
         CLear Kepeğe Karşı Besleyici Şampuan: Bu şampuanı seviyorum. Yeniden alacağım ilk fırsatta.
         Restorex Hızlı Uzama Etkili Şampuan: Yani işte bunu da saçlarımı kestirincei – 2 santim falan- tribe girip aldım. Hızlı uzama etkisi varmış diye. Uzattı mı? Bilemiyorum. Saçlarımı kestireli aylar oldu. uzadı haliyle. Bir tane daha var. bitince yenisini almam.
         Watsons Duş Jeli: İpek yazıyor kokusu için. İlk başlarda kullanırken sevmiştim. Ama sonra kokusu çok ağır gelmeye başladı bana. bir daha almayacağım.
         Watsons Saç Maskesi: Defalarca bitirdim bu maskeden. Ben saç kremi olarak kullanıyorum. Yenisini kullanmaya başladım bile.
         Avon Celebre Parfüm: Daha önce de bitirmiştim. Sevdiğim, çok kalıcı olmayan ve astımımı çok rahatsız etmeyen bir parfüm.
         Dove Besleyici Vücut Sütü: Adında vücut sütü yazsa da body butter kıvamındaydı neredeyse ve çok güzel bir nemlendirme sağlıyordu. Yeniden alacağım. Ama önce elimde kalan 1-2 nemlendiriciyi bitireceğim.
         D&P Parfüm Deodorant: Atıyorum. Zamanında bir parfüm almıştım, yanında vermişlerdi. Ama hiç kullanmadım.
         Oriflame Pure Nature Purifying Blemish Solver: Çay ağacı ve biberiye içeriyordu ve kokusu çok güzeldi. Sivilcelerimin üzerine sürüyordum ama her sivilceye etki etmiyor böyle ürünler. Yani özel günlerde çıkan sivilceye etki edebilir belki ama benimkiler gibi karaciğer kaynaklı sivilcelere etki etmiyor kesinlikle. Hala katologta var mıdır bilemiyorum hiç.
         Veet Tüy Dökücü Krem: Lazım oluyor bazen.
         Clindoxyl Jel: Başka bir jelle dönüşümlü olarak geceleri kullanıyordum sivilcelerim için. Yenilerini almadım yeniden eski tedavime geri döndüğüm için ama muhtemelen ilerleyen aylarda doktor yeniden yazacak. Doktorunuza danışmadan kullanmayın derim.
         Dalan D’olive Zeytinyağlı Nemlendirici Krem: Hep hayatımda var olacaklardan biri. Kaldırılmadığı sürece. :)
         Watsons Magic Lip Balm: Bu ürünü doğru düzgün okumadan almışım. Eve gelince dudağa göre renk değiştirdiğini fark ettim ve hiç sevmedim. Çünkü bende resmen bir Çingene pembesine dönüşüyor. Yatarken falan kullandım da öyle bitti. Daha da almam.
         Nivea Essential Care Lip Balm: Nemlendirmesi idare ederdi ama kokusunu hiç sevmedim.
         Bepanthol Dudak Nemlendiricisi: Yukarıda yeniden sivilce tedavisine başladığımı yazmıştım. Bunu da o yüzden aldım çünkü bepanten muzicesini herkes bilir. Ama merhemi ya da kremi kadar sevmedim. Bence hiçbir işe yaramıyor. Nivea bile daha iyi hatta.
         Colgate 6’lı Diş Fırçası: Bu fırçaları çok çok uyguna almıştım. Severek kullandım.
         Selin Pembe Greyfurt ve Narlı Sıvı Sabun: Büyük boyunu da kullanmıştım. Güzel bir sabun.
         Watsons Kulak Çubukları: Severek kullanıyorum.
         Rituel De Beaute Siyah Nokta ve Kir Temizleyici Burun Bandı: Benim çok fazla siyah noktam yok ama arada sırada oluyor. Bunlar işe yarıyorlar. Biliyorsunuzdur bu ürünü zaten, pek bir meşhur kendisi.

         

5 Haziran 2016 Pazar

Arkadaş




         Benim için arkadaş kelimesi bile çok büyük bir sorun. Herkesten arkadaş olmaz, olmuyor da. Dost ise çok ayrı bir yazının konusu. Fazla da dostum yok zaten. Olmamalı da bence.
         Bir süredir hayatımda bazı sadeleştirmelere gittim. Eşyalar, kozmetik ürünleri ve hatta kitaplarda bile. Kitaplar da ayrı bir konu tabii. Kitaplarla aram iyidir. Yani ben öyle düşünüyorum tabii. Ama artık çok fazla kitap almıyorum. Buna son iki yıldır falan devam ediyorum sanırım. Almıyorum çünkü hiçbir yere sığamıyorum. Ah, bir de taşınırken çok zor oluyor. Eşyamdan çok kitap kolim oluyor. Bir de artık kütüphanemde sevmediğim kitapları barındırmak istemiyorum. Ve tabii bir de e-kitaplar var. Üç nesil sonraki torunuma yetecek kadar çok e-kitabım var, belki de daha fazla, bilemiyorum. Bu yüzden sadece kütüphanemde olmasını istediğim kitapları alıyorum.
         Gelelim arkadaş konusuna… Üniversite bitince Kuşadası’ndan ayrılıp İzmir’e yerleştim biliyorsunuz. Oradaki hayatımdan uzaklaştım haliyle. Taşındıktan sonra bazı arkadaşlarım ya da arkadaş dediklerim tavır aldılar bana. Gittim diye. Ama herkes kendi hayatını yaşıyorken bu tavrın sebebini anlayamadım hiç. Kendi yolumda ilerleyebilmem için buraya gelmem gerekiyordu. Başka bir çözümü de varmış aslında bu yolun ama o zamanki kafamla düşünememişim işte bunu. Taşınmadan da Japonca kursuna gidebilirmişim mesela ama çok zor olacaktı. Ve kurs için de sezonun bitmesini beklemem gerekecekti falan filan. İzmir’e taşınmak daha kolay geldi gözüme. İnsanların içinde bulunduğum durumu ya da yönümü anlamalarını beklemiyorum ama yargılamalarını da anlayamıyorum doğrusu.
         Geçen gün Facebook’ta bir arkadaşımın beni sildiğini gördüm. :) Güldüm tabii hala böyle şeyler var mı ya diye… Kendi kendine tavır almış bana. Canı sağolsun. Ama bu hareketi komik bulduğumu da söylemeden geçemeyeceğim.
         Öyle işte. İşine yaramıyorsan, kendi yolunda yürüyorsan yoksun onlar için.

         Ne diyelim. Bu da onun yolu. 

12 Mayıs 2016 Perşembe

Bitenler #31



         
         Selam;
         Yine bir bitenler yazısıyla sendeyim bilog. Yazayım da gitsin artık şu çöpler evden.
         Elidor Canlandırıcı Kuru Şampuan: Yağlı saçlar için bu ürün. Genel itibariyle sevdim. Kokusu da beni çok rahatsız etmedi. Ama yeniden almayacağım. Nedense kuru şampuanlar yüzünden duş almaya üşeniyormuşum gibi geliyor.
         Clean & Clear Siyah Nokta Temizleyici Peeling için Krem Jel: İsmi çok uzun olan bu ürün her ne kadar üzerinde jel yazsa da krem bir ürün kendisi. Duşta kullanıyordum ve çok sevdim. Yeniden almadım ama alırım bir ara.
         Clean & Clean Derinlemesine Temizleyici Losyon: Kendisi en sevdiğim tonik. Çok seviyorum. Yedeklerim var.
         Bee Beauty Yeşil Çaylı El Kremi: Sırf ambalajından dolayı almıştım. Kış için çok yeterli olmasa da yaza uygun bence. Kokusunu da sevmiştim.
         Dove Duş Jeli: Ne zamandır duruyordu elimde bu ürün. Bozulmasın diye kullandım. Kokusunu seviyorum Dove’un duş jellerinin ama yapılarını sevmiyorum. Büyüğünü almam.
         Diadermine Karma Ciltler için Yüz Kremi: Diadermine’nin tek sevdiğim ürünü bu yüz kremi. Başka hiçbir ürünü yaramıyor bana. Bunu da bir alana bir bedava şeklinde bir indirimden almıştım. Devamı var elimde. Kullanıyorum.
         Dalan D’olive Zeytinyağlı Nemlendirici Krem: Dalan’ın kremleri çok meşhur oldu. Sevmeyen az kişiye rastladım. Ben çok sevenlerdenim. Hep alıyorum.
         Essence I Love Extreme Maskara: Kıl fırçaları sevmiyorum. Sürmeyi de beceremiyorum. Bunu da bir saat reyonda inceledikten sonra başka bir ürün diye yanlışlıkla aldım. Almam daha da.
         Benden bu kadar şimdilik. Siz neler bitirdiniz?
        

         

Bitenler #30



         


         Selam bilog,
         Yine bir bitenler ile buradayım. Bilogu da sadece bitenler yazmak için kullanır oldum bu ara, farkındayım. Ama kendimi bile unuttuğum zamanlardayım. Çalışmak için yaşar oldum resmen. Pek mutlu değilim bu durumdan.
         Neyse…
         Başka bir zamana olan biteni de yazmaya çalışacağım. Ama şimdi bitenlere başlayalım:
         Benri Aloe Veralı Vücut Losyonu: Bu ürünü çok uzun zamandır kullanıyorum ki devasa ürünleri de seviyorum. Bir de fiyat performans açısından güzelse tadından yenmiyor bence. Bu devasa losyonu da çok uygun fiyata almıştım. Performansına gelince orta halli diyebilirim. Nemlendirmesi güzel. Yapısı güzel bence ama vücuda emilmesi için biraz beklemek gerekiyor. Ama bu benim için çok sorun değil. O yüzden severek kullandım. Bir daha alır mıyım bilemiyorum ama. Belli olmaz bana.
         Garnier Saf & Temiz Neem Arındırıcı Temizleme Jeli: Bu benim ikinci paketim sanırım. İlkini severek kullanmıştım ama bundan biraz sıkıldım. O yüzden bu ürünü köpük bir temizleyici şişesine koyup üzerine de su ekleyip köpük temizleyici olarak kullandım. Kokusunu ya da yapısını sevmediğiniz temizleyiciler için bunu yapmanızı öneririm.
         Soltan Kids Güneş Kremi: Bu ürünü İrlandalı bir arkadaşım vermişti. Yaz kış güneş kremi kullanmak zorunda olduğumdan bunu da severek kullandım. Yapısı çok güzeldi ve yapış yapış değildi. Kokusu da güzel hem. Ama ne yazık ki Türkiye’de görmedim hiç.
         L’oreal Elseve Saç Dokusunu Kusursuzlaştırıcı Bakım Yağı: Bu ikinci şişem. Üçüncüsünü de aldım. Ben bu yağları saç uçlarıma bolca sürüp maske gibi bekletiyorum, sonra da yıkıyorum. Memnunum.
         Shooter’s Man Parfüm: Bu parfüm tabii ki benim değil. :) Erkek arkadaşımın parfümü ama ben kokusunu seviyordum. Yanlış hatırlamıyorsam Farmasi’den almıştık. Tavsiye ederim.
         Isotrexin Jel: Bunu doktorum veriyordu sivilce tedavisi görürken. Tedaviyi yarıda kesmemize rağmen bunu ve başka bir jeli daha sürekli kullanmamı söylemişti. Sivilcelerimi yatıştırdığından ve yeni sivilce çıkmasını önlediğinden severek kullanıyorum.
         Zeytin Sarayı Arganlı El, Yüz ve Vücut Kremi: Bu kremleri Şirince’den almıştım. İlk aldığımdan zeytinyağlı, arganlı, güllü ve narlı olanlarını kullandım. Sonraki alışımda kokularını daha çok sevdiğimden zeytinyağlı ve arganlısını almıştım. Sanırım bu el kreminden de biraz sıkıldım. Eskisi gibi severek kullanmadım bu kez. Şirince’ye yolum düşerse belki zeytinyağlısını alabilirim ama belki…
         Sesu Tüy Dökücü Krem: Arada lazım oluyor bu ürünler.
         Signal White Now Diş Macunu: Açıkçası diş macunundan çok beklentim yok benim. Temizlesin yeter bana. Ama signale de alıştım sanırım. Arada indirime de giriyor, alıyorum.
         Sprite Lip Smacker: Daha önce fantalı ve kolalısını kullanmıştım. Ama bu ürünün sanki kokusu değişmiş gibi geldi bana. O yüzden çöpe gönderiyorum üzülerek.
         Watsons Kulak Temizleme Çubukları: Bu çubukları ayrı ayrı poşetli olduklarından çok seviyorum. Seyahatlerde çok iyi oluyor özellikle.
         L’oreal True Match Fondoten: Bana verilen renk 2.C Rose Vanilla rengiydi. Bana bir tık açık gelse de yüzüme sabitlenmesine bayıldım. Biraz kuru gibi sanki yüzde ama benim karmadan yağlıya dönük cildimde duruşunu sevdim. Pek fondoten kullanmasam da elimdeki ürün bitince uygun rengini almayı düşünüyorum.

         Benim bitenlerim bu kadardı. Siz neler bitirdiniz?

24 Nisan 2016 Pazar

Günler, Zaman ve Kitap Fuarı




       
         Merhaba;
         Zaman nasıl geçti hiç anlamadım doğrusu. En son buraya yazdığımda Kasımmış. Sonra bir baktım ki Nisan da bitmek üzere. Bu sürede neler yaptım derseniz kısaca bahsedeyim.
         Çalışmaya başladığımdan bahsetmiştim zaten önceki yazılarda. Hala çalışıyorum. Onun haricinde bir de Japonca kursuna başladım. Ocak ayıydı. Fakat sadece Pazar günleri gidebiliyordum çalıştığımdan dolayı. Gidebiliyordum diyorum çünkü Nisan başında doğum iznine ayrıldı. Ağustosta dönecek bu arada. Japonca ile ilgili ayrı bir yazı yazacağım. İnstagramda çok soruluyor çünkü.
         Onun haricinde okumadığım hadi okumadığım demeyelim de çok okuyamadığım zamanlar geçirdim. İşten geldikten sonra çok yorgun oluyorum. Haftada iki gün de öğrencime İngilizce ders veriyorum. Genelde otobüste okursam okuyorum. Bu yıl benim için verimsiz geçiyor bence.
         Ayrıca hayatımın en asosyal zamanlarını yaşıyorum. Yaşamak için çalışmıyorum da çalışmak için yaşıyorum resmen. Evet, bu durum beni mutsuz ediyor. Üniversite zamanlarımı ve Kuşadası’nı özlediğim de doğrudur.
         Neyse…
         Herşey o kadar da kötü değil tabii ki…
         Her yıl büyük merakla beklediğim kitap fuarına gittim geçen Pazar. Bugün de son günü. Aslında bugün de gitmek istiyordum ama baş ağrım dayanılmaz. Sokağa çıkmak istemiyorum bu yüzden.
         Ben bu fuarı o kadar çok sevmedim. Eskiden daha güzeldi sanki. En azından daha çok indirimli kitap oluyordu. Bu yıl hem biraz sönük geldi gözüme hem de pahalıydı kitaplar.
         Tüm salonu dolaşmama rağmen tek bir kitap aldım. O da kaynak kitap olarak işime yarayacağını düşündüğüm 1915 Gelibolu Harbi Günlüğü.
         Ben daha çok sahafların olduğu salonda dolaşmayı tercih ettim. Halikarnas Balıkçısı’nın kitaplarını toplamaya çalışıyorum bir süredir. Türkiye Turu Doğu Etabında Ahmet Mümtaz Hocam çok bahsetmişti kendisinden. Ben de Balıkçı’nın bazı hikâyelerini bilmeme rağmen hiç kitaplarından okumamıştım. Batı Etabı bittiğinde çok kısa bir İstanbul seyahatim olmuştu. O zaman Beyazıt’tan buldum bir tane. Parmak Damgası. Sonra da her gittiğim kitapçıda serinin devamını arar oldum. Fuardan da yedi adet kitabını buldum. Bunlar da;
         Turgut Reis
         Mavi Sürgün
         Merhaba Anadolu
         Düşün Yazıları
         Anadolu’nun Sesi
         Hey Koca Yurt
         Arşipel
         Umarım tüm seriyi tamamlayabilirim. Biliyorum yeniden basıldı bu kitaplar. Ama bana böylesi daha güzel geliyor.

         Siz İzmir Kitap Fuarı’na uğradınız mı? Hangi kitapları aldınız?