31 Aralık 2014 Çarşamba

2014’te Okuduğum Kitaplar

         


         Bu yılki hedefim 60 kitap okumaktı. Ama 55 kitap okuyabildim ancak. En az 15 kitap da yarım ve hala okumaktayım. Birden fazla kitap okumayı seviyorum, ne yapayım. Bakalım neler okumuşum…
1-   Van Gogh/ Arkadaşım Vincent – Anna Obiols. Yazısı için tık tık.
2-   Mevlana’nın Hocası Seyyid Burhaneddin – Abdullah Satoğlu. Yazısı için tık tık.
3-   Dokuzuncu Hariciye Koğuşu – Peyami Safa. Yazısı için tık tık.
4-   Sokaklar Uyudu Artık Öpüşebiliriz – Umay Umay. Yazısı için tık tık.
5-   Orospu Kırmızı – Umay Umay. Yazısı için tık tık.
6-   Bize Kuş Dili Öğretildi – Murat Gülsoy / Sercan Şengül. Yazısı için tık tık.
7-   Al Sevdanı Gönlümden – Hüsnü Sönmezer. Yazısı için tık tık.
8-   Japonca ve Altay Dilleri – Talat Tekin. Yazısı için tık tık.
9-   Elif – Zehra Yücel - Yazısı için tık tık.
10-Pucca Günlük #2 Ve Geri Kalan Her Şey - Yazısı için tık tık.
11-Pucca Günlük #1 Küçük Aptalın Büyük Dünyası - Yazısı için tık tık.
12-Pucca Günlük #3 Allah Beni Böyle Yaratmış - Yazısı için tık tık.
13-Pucca Günlük #4 Ay Hadi İnşallah! Yazısı için tık tık.
14-Yaz Geçer – Murathan Mungan. Yazısı için tık tık.
15-Eroin Güncesi – Kanat Güner. Yazısı için tık tık.
16-Şiirin Kızkardeşi Öykü – Buket Uzuner. Yazısı için tık tık.
17-Sevmek Zamanı – M. Kadri Sümer. Yazısı için tık tık.
18-Bukre – Kahraman Tazeoğlu. Yazısı için tık tık.
19-Yangın Yılları – Ahmet Telli. Yazısı için tık tık.
20-Gezdiklerim Gördüklerim Görüşlerim – Özer Ertuna. Yazısı için tık tık.
21-Dinler Tarihi – Hüseyin G. Yurdaydın, Mehmet Dağ. Yazısı için tık tık.
22-Soğuk Otların Altında – Ülkü Tamer. Yazısı için tık tık.
23-Hindistan Sıcağından Norveç Buzuluna – Atilla Dorsay. Yazısı için tık tık.
24-Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı – Stephen R. Covey. Yazısı için tık tık.
25-Koşmasaydım Yazamazdım – Haruki Murakami. Yazısı için tık tık.
26-Atatürk’ün Sofrasında – Hüseyin Movit. Yazısı için tık tık.
27-Yüzleşme – Nora Roberts. Yazısı için tık tık.
28-Deliler Boşandı – Aziz Nesin. Yazısı için tık tık.
29-Ben Nojoud 10 Yaşında Bir Dulum – Nojoud Ali. Yazısı için tık tık.
30-Fısıltılar – Münir Göle. Yazısı için tık tık.
31-Saftrik Greg’in Günlüğü – Wimpy Kid. Yazısı için tık tık.
32-Canım Aliye, Ruhum Filiz – Sabahattin Ali. Yazısı için tık tık.
33-Kayıp Aranıyor! Aşk – Pucca. Yazısı için tık tık.
34-Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum, Ağladım – Paulo Coelho. Yazısı için tık tık.
35-Çılgın ve Özgür – Hıfzı Topuz. Yazısı için tık tık.
36-Elleri Kara Çocuk – Umay Umay. Yazısı için tık tık. 
37-1833 Osmanlı Cadı Kazanı – Osman Nadi. Yazısı için tık tık.
38-Kocan Kadar Konuş – Şebnem Burcuoğlu. Yazısı için tık tık.
39-Şiir Hikayeleri – Haluk Oral. Yazısı için tık tık.
40-Kül ve Yel – Müge İplikçi. Yazısı için tık tık.
41-Duvarların Dili Olsa – Alice Clayton. Yazısı için tık tık.
42-Önce Çocuklar ve Kadınlar – Sunay Akın. Yazısı için tık tık.
43-Orta Doğu’da Süryanilik – Aziz Koluman. Yazısı için tık tık.
44-İlk Bakışta Aşk’ın İstatiksel Olasılığı – Jennifer E. Smith. Yazısı için tık tık.
45-Karmen (Carmen) – Prosper Merimee. Yazısı için tık tık.
46-Satranç – Stefan Zweig. Yazısı için tık tık.
47-Uçan Fare Bir Farenin Yaşamöyküsü – Charlie S. Yazısı için tık tık.
48-İstanbul Bir Dişi Orospu – Yelda Karataş. Yazısı için tık tık. 
49-Yakılmamış Mektuplar – İ. Bahtiyar İstekli. Yazısı için tık tık.
50-Kızlar Farkına Varmıyor – Boris Vian. Yazısı için tık tık.
51-Filiz Hiç Üzülmesin – Filiz Ali. Yazısı için tık tık.
52-Marilyn Monroe Notlar. Yazısı için tık tık.
53-Beyaz Zambaklar Ülkesinde – Gregoriy Petrov. Yazısı için tık tık.
54-Mutlu İnsanlar Kitap Okur ve Kahve İçerler – Agnes Martin Lugand. Yazısı için tık tık.
55-Yoksa Hala Bekar Mısın? – Rachel Gibson. Yazısı için tık tık.

Listeme bakınca hemen hemen her türden okumuşum. Mesleğimle ilgili kitaplar okumuşum her ne kadar çok olmasa da. Buna sevindim öncelikle. Çiklet kitap dediğimiz kitaplardan da okudum ara ara. Bu her şeyden sıkıldığım ya da moralimin bozuk olduğu zamanlara denk geliyor genelde. Beynimi yormayacak şeyler okuma ihtiyacı hissediyorum hep. Eskiden bu tip kitaplara çok karşıydım ama artık düşüncelerim değişiyor sanırım. Eskisi kadar katı değilim bu konuda. Bazen rahatlayabilmek için okumaya karar verdim.
2015 için 80 kitap okumayı hedefliyorum. Bakalım hepsini okuyabilecek miyim?! Sizin var mı kitap okuma hedefiniz?

2012'de okuduğum kitaplar için tık tık. 

2013'te okuduğum kitaplar için tık tık.



İyi bir yıl geçirmeniz dileğiyle…

28 Aralık 2014 Pazar

H’içlenme

         
         Çok hastayım…
         Çok hastayım ve tam geçti derken yeniden hasta oldum. Zor zar nefes alıyorum ve burnumun tıkalı olmasından nefret ediyorum. Başımın ağrısından nefret ediyorum.
         Yarın finallerim başlıyor. Geçen seneye göre biraz erken. Geçen sene 2 Ocakta başlamıştı çünkü. 1 Ocak benim için zor bir gün olmuştu, hatırlıyorum. Sınavlarımı etkileyecek kadar zordu ve özellikle de ilk sınavım çok kötü geçmişti.
         Bu kez erken başlıyor sınavlar. Yarınki sınavım biraz zor. Aslında İngilizce sınavı. İleri İngilizce diye geçiyor da zor olan hocası. Sev-mi-yo-rum.
         Birinci dönem de bitti. Biliyorum ki ikinci dönem de çok hızlı geçecek. Sonra… Sonra mezun olacağım. Kafam çok karışık. Aslında her şey çok belirgin. Yoluma nasıl devam edeceğimi biliyorum. Ama yine de kafam karışık.
         Dönem arasında batı turunu çıkarmaya çalışıyoruz. Eylülde doğu turuna çıkmıştım zaten. Batıyı da dönem arasında yapıp okulu etkilemesin istiyoruz ama istenilen sayıya ulaşamadık henüz. Yarın da son gün. Ne olacak, hiç bilmiyorum. Zira, doğu turundan döndüğümde en az bir ay kendime gelememiştim. Okula hiç gitmek istemiyordum. Her şey boş geliyordu falan. Sonra da vizeler başladı zaten. Sudan çıkmış balık misaliydi yani. aynı şeyleri yeniden yaşamak istemiyorum açıkçası.
         Para sıkıntım devam ediyor. Ufak çözümler buldum ama henüz düzenli değil hiçbir şey. Hayat çok zor yahu!
         Bu arada yakın zamanda doğu turunu gün gün yazmayı planlıyorum. Unutacağım yoksa.

         2014’te okuduğum kitapları da yazacağım. Hedeflediğim sayıya da ulaşamadım ne yazık ki. Daha bitmedi yıl ama bu kadar kısa sürede de o kadar kitabı okuyabileceğimi sanmıyorum.


16 Aralık 2014 Salı

DIY: Yüzük Standı

         


         Elimde süngerimsi bir materyal ve bir karton kutu vardı. Kesip yan yana dizdim ve ta-daa oldu bitti.

         Sonuç budur. 

14 Aralık 2014 Pazar

Cantabile Tomorrow (내일도 칸타빌레)

         


         Ne zamandır bloga doğru düzgün yazı girmiyordum. Geçenlerde bitirdiğim Kore dizisini koymaya karar verdim ben de.


         Dizinin adı Naeil’s Cantabile diye de geçiyor.


         Asıl kızımız Na Eil anlaşılacağı gibi. Biraz şapşal bir kız. Dizinin de ilk bölümlerinde saçma sapan hareketleriniz izliyorsunuz. Piyano çalışıyor. Aslında bir deha diyebiliriz ona ama biraz aptal ayağına yatıyor gibi. Geçmişten gelen piyano hocalarıyla ilgili bir problemi var.


         Yoo Jin de esas oğlumuz. Başlarda tam bir buzdolabı gibi olsa da bölümler ilerledikçe o da değişiyor ve insana benziyor. Na Eil bu çocuğa aşık. Sakız gibi yapışıyor ona. Piyano çalıyor o da. Ama orkestra şefi olmak istiyor. Okula bölüm değişikliği için başvuruyor sürekli ama hep de reddediliyor. Na Eil, Yoo Jin ile birlikte piyano çalıp konser vermek istiyor. Yoo Jin'in de uçak ve deniz korkusu var.

         Olaylar genelde müzik çevresinde dönüyor. Benim gibi bir klasik müziği aşığıysanız diziyi izlerken mest olabilirsiniz.



         Müzik çok daha ön planda bir dizi. Sadece aşk istiyorsanız size biraz yavan ve yavaş ilerliyormuş hissi verebilir.


10 Aralık 2014 Çarşamba

DIY: Takı Düzenleyici

         


         Ben daha önce bu elbise askısı ve banyo perdesi halkalarıyla şal için bir düzenleme yapmıştım. Sonra sıkılınca kolyelerimi astım aynı yere.

         Sonuç budur. 

6 Aralık 2014 Cumartesi

Bir Küçük DIY

         


         İtiraf ediyorum, bunu bir arkadaştan gördüm. Ama bence fikir çok hoş.
         İhtiyacımız olan şeyler: Bir adet kavanoz ya da onun yerine geçebilecek bir şeyler, yapışkanlı kağıt, kalem ve tabii ki para. :)
         Aslında hepsi bu kadar. Üzerine “Travel Money” yazdım, yapıştırdım sadece.

         Bu kavanozda seyahatlerim için para biriktiyorum. Haa, bu arada benim minik bir kumbara koleksiyorum var ama onlar ayrı bu ayrı. Mesela önümde tamamlamam gereken bir Batı etabı turu var. 

4 Aralık 2014 Perşembe

DIY: Takı Düzenleyici Yapalım

         
         Benim bir küçük aynam vardı ve her aynama olduğu gibi o da yere düşüp kırıldı. Ben de çerçevesini atmaya kıyamadım. Fırat gibi “Bir şey yaparım ki ben bundan?!” moduna girdim hemen. Uzun zamandır da tutuyordum öyle elimde. Sonra bir gün odamı düzenlerken zamanı geldi diye düşünüp harekete geçtim.


         Tek ihtiyacımız olan çerçeve ya da bunun için gerçek bir resim çerçevesi de kullanılabilir, makas, tül ya da öyle delikli bir şey ve yapıştırıcı.
         Yapımını anlatmaya bile gerek yok aslında.Tülü çerçeveden biraz büyükçe olacak şekilde kesiyoruz ve yapıştırıcıyla yapıştırıyoruz. İşte bu kadar.



         Yapıştırıcı yerine dikilebilir tabii de be uğraşmak istemedim pek. Sonra da üzerine küpelerimi taktım. 

Tehlikeli Oyunlar

         
         İki gecedir deli gibi yağmur yağıyor. Sonra da gündüz sanki bütün gece yağmamış gibi günlük güneşlik geçiyor. Yağmurdan mıdır bugün çok geç kalktığımdan mıdır yattığım halde uyuyamadım bir türlü. Döndüm döndüm durdum. Bari gidip “Filiz Hiç Üzülmesin”i bitireyim dedim ve onu bitirdim. Sonra bloga yazısını da yazdım. Buradan okuyabilirsiniz. Ama uyku hala yok.


         Gelmeyen uyku yapmışlar baksana. E maden gelmiyor, şu kaç gündür aklımı kurcalayan, repliklerini bir türlü aklımdan çıkaramadığım Tehlikeli Oyunlar’ı da yazayım da aradan çıksın o da.


         Geçtiğimiz Cuma tiyatroda “Tehlikeli Oyunlar” oynadı. Tek kişilikti. İlk kez tek kişilik bir oyun izledim bu arada. Neden bu kadar etkilendim bilmiyorum. Ya da biliyorum aslında. İşte ben bu aralar tam o sınırdayım. Düşle gerçek karışmış gibi. Hikmet gibiyim. Erdem Şenocak çok iyiydi bir kere. Role de tam uyduğunu düşünüyorum.


         Bu arada bir süredir metin yazarlığı yapıyorum ben. Paraya ihtiyacım var aslında. Durumum sıkışık bir süredir. Garip de geliyor doğrusu ısmarlama yazı yazmak. Tamam, zaman zaman dergilere, sitelere falan da yazıyordum konu belirtilince. Ama son senelerde nedense bu işi para için yapamacağımı düşünüp duruyordum. Ama işte durumlar… Bu kadar sıkışınca en iyi bildiğim işi yapayım dedim ve balıklama daldım işin içine. Şimdilik iyi gidiyor sanki. İlk başlarda zorlansam da daha iyiyim sanki şu ara. Hem her gün yazıyor olmak da iyi geldi sanki. Kafamda sürekli yazı fikirleri beliriyor. Yeni öyküler düşünüyorum. Yarım romanıma kafa yoruyorum. Biraz uykusuz kalıyorum ama halimden memnunum doğrusu.

         

2 Aralık 2014 Salı

Misket Limonlu Hoşbeş

        


         Son Hoşbeşi yazıyorum. Çileklisinden sonra en çok bunu seviyorum. Kokusu da tadı da çok güzel. Favorim diyorum.
         Siz denediniz mi daha önce bu ürünü?
         Mandalinalı yazım burada.
         Vişneli yazım da burada.

         

30 Kasım 2014 Pazar

Bitenler #20


Zaman ne kadar da hızlı geçiyor yahu! Kasımın da sonuna geldik. Bu yıldan hiçbir şey anlamadım doğrusu. Zaman hızlı geçiyor geçmesine de ürünler nedense yavaş bitiyor. Soğuk diye yerimden kıpırdamak istemediğimden olabilir mi (!) acaba?!
Bakalım neler bitmiş bu ay:
Johnson’s Baby Şampuan: Daha önce de bitirmiştim bundan. Bir ara yeniden alabilirim. Güzel bir ürün.
Sensitive Alkolsüz Ağız Çalkalama Suyu: Her ne kadar alkolsüz dese de yeterince acıydı. Bir yerden bu tip ürünlerin ağız içindeki yararlı bakterileri de öldürdüğünü okumuştum. Düzenli kullanmadım yani. üşeniyordum zaten. 2-3 günde bir kullanıyordum. Bir adet daha var aynı üründen elimde.
Divinia Yüz Yıkama Kremi: Bu üründen nefret ettim. Banyoda da kullanmayı denedim ama berbat bir ürün. Bitiremedim. Kendisine çok sinirliyim. Daha fazla dayanamayacağım. Atıyorum ne yazık ki.
Diadermine Koruma Etkili Nemlendirici Bakım Kremi: En az Divinia kadar nefret ettiğim bir ürün daha. Kokusu berbat. Yüzdeki duruşu berbat. Kalıp gibi oluyor resmen. Sürdükten sonra gidip yıkama hissi uyandırıyor bende. Ne yapsam kullanamadım. Bitiremedim de, verecek kimse de bulamadım. Çöpe gidiyor.
Dalan D’olive Zeytinyağlı Yoğun Bakım Kremi: Canım ciğerim Dalan. :) Bu ürünü ne kadar çok sevdiğim ortada. Ama bunu erkek arkadaşım kullandı. Tabii ki ben verdim, tabii ki. :)
Gris Alkolsüz Islak Havlu: Güzeldi, denk gelirse alabilirim yeniden.
Sensitive Aloe Veralı Diş Macunu: Yukarıda yazdığım ağız çalkalama suyu, iki adet diş macunu ve bir adet fırçadan oluşan bir set almıştım ve üstelik iki set almıştım. Yani elimde daha 3 tane diş macunu var. Ama ziyan değil. Diş macunu sonuçta. Kullanılır elbet. Tadı bir garip olsa da (artık alıştım sanırım) temizlemesi güzel.


26 Kasım 2014 Çarşamba

Vişneli Hoşbeş


Hoşbeş yazılarıma devam ediyorum. Vişneli olanın tadı bana çok ağır geldi doğrusu. Pek sevemedim bu ürünü. Daha önce de mandalinalı olanını yazmıştım. Ona da bakabilirsiniz buradan. 

Siz yediniz mi hiç bundan?

23 Kasım 2014 Pazar

Buralarda Hava…

         
         Buralarda hava soğuk sayın seyirciler. Türkiye turunun son haftası hayli soğuk geçmişti. Kuşadası’na dönünce de adapte olmakta epey zorlanmıştım. Çünkü buraya kış gelmek bilmedi bir türlü. Ama son bir hafta oldukça soğuk geçiyor. Ben tam bu ılık havaya alışmışken birden soğudu. Burnumu dahi çıkarmak istemiyorum evden. Ki ev de buz gibi ya, orası ayrı.


         Evden çıkmak istemiyorum da dışarıda da güzel olaylar oluyor. Geçenlerde de bahsetmiştim. Kuşadası Meclis Salonunu tiyatroya çevirdiler ve her Cuma bir oyun oynanıyor. Daha öncekilere gidememiştim sınavdı oydu buydu derken ama Cuma günkü oyuna gittim. Mustafa Balbay’ın yazdığı Yargıtatör. Bol mesajlı güzel bir oyundu. Düşündürücüydü.


         Cumartesi günü ise Niyazi Koyuncu’nun konseri vardı aynı salonda. O küçücük salonda nasıl konser olacak ki diye düşüncelerle aldık biletlerimizi. Ama hem gelenlerin neşesi hem de Niyazi Koyuncu’nun enerjisiyle çok eğlendik. Sanırım hayatımda en eğlendiğim konser buydu. Niyazi Koyuncu, abisi Kazım Koyuncu’ya ne kadar benziyor derdi herkes. Gerçekten de benziyorlar.

         Pazar günümü de biraz ders çalışarak, biraz dizi izleyerek ve bolca yazı yazarak geçirdim, geçirmekteyim. Yarın yine yoğun bir haftaya giriş yapacağım. 

Mandalinalı Hoşbeş


Eti Hoşbeş’in farklı aromalılarını çıkarınca hepsinden birer tane atmıştım sepete. Yiyeli çok oldu ama anca yazabiliyorum. Ben mandalinalı olanından çok umutluydum ama o kadar belirgin bir tadı yoktu. Normal bir gofret gibiydi.
Siz denediniz mi bu ürünü?


19 Kasım 2014 Çarşamba

Bu Aralar Ben…

         
         Geçen hafta susuz yaz gibi susuz bir vize haftası geçirdim resmen. Vizelerimin kötü geçmesine mi yanayım yoksa sokaktaki toprak kayması yüzünden suların kesilmesine mi yanayım bilemedim. Hayır yani en sonunda bitleneceğim diye korktum. Dağ gibi yığılan bulaşıklar da cabasıydı tabii. Neyseki geldi de büyük bir faciadan kurtulduk. :)
         Doğu turundan sonra her şey çok hızlı geçti hatta geçiyor. Daha ben okula bile alışamamışken sınavlar geldi çattı. Ne olduğunu anlayamadım bile. İte kaka geçirdim de bakalım sonuçlar nasıl gelecek.
         Ocak sonuna doğru Batı turuna da çıkacağım. Bir aksilik çıkmazsa tabii. Okulun bitmesine çeyrek var resmen. Bir yandan da biricik YDS’ye çalışıyorum tabii. Bir yandan da bazı projeler içerisindeyim. Öylece geçip gidiyor günler.
         Öte yandan da gelgitli bir ruh hali içerisindeyim. Farkındayım dengesizliğimin de kontrol edemiyorum sadece. Üzüyorum o zaman da işte. Biliyorum. En çok da yanımdaki etkileniyor bundan.
         Hep kötü şeyler de oluyor değil tabii. Kuşadası Meclis Salonu tiyatroya dönüştürüldü mesela. Artık her Cuma bir oyun oynanıyor. Daha gitmek kısmet olmadı ama bu Cuma gitmeyi planlıyorum.
         Arada sırada da küçük DIY projeleri yaptım. Onları da bir ara paylaşacağım.
         Bir de bir süredir bazı şeyler alıyorum. Canım sıkıldıkça alışverişe sarıyorum da denilebilir. En son takı aldım bugün de. Allah sonumu hayır etsin. :/



          


Zahir

Dünya hep kendisi için dönüyor. Üstüne alınma sen!

9 Kasım 2014 Pazar

Bitenler #19

         


         Biten ürünlerin yazılarını okumayı da videolarını da izlemeyi çok seviyorum. Daha sonra aynı ürünle karşılaştığımda yorumumu hatırlayabilmek için de yazıyorum. Bakalım bu ekim ayında neler bitirmişim?
         Neutrogena Visibly Clear Siyah Nokta Temizleyici Peeling Jel: Sevemedim bu ürünü. Kokusu aynı çocuk aspirini gibiydi. O yüzden banyoda her kullanışımda beni çocukluğumdaki hasta zamanlarıma götürüyordu. Almayacağım bir daha.
         Zeytin Sarayı Zeytinyağlı El, Yüz ve Vücut Kremi: Ah, işte bu ürünle aşk yaşıyordum. İnstagramdan paylaşmıştım. Şirinceden dörtlü set halinde almıştım bu el kremini. En güzeli de bu zeytinyağlı olanıydı bence. Kokusu harikaydı ama bitti. :( Bu arada hem Türk malı hem de hayvanlar üzerinde test yapmıyor. İçinde paraben de yok hem. Daha ne olsun yahu! Şirince’ye gidersem bir daha stok yapacağım. :) Zeytin ne faydalı şey aslında, da işte bazıları anlamak istemiyor bir türlü. Gözünü para, beton bürümüş o kimselerin.
         Sweet Snuggles Hot Fudge Body Scrub: Bir önceki ay da duş kremini bitirmiştim. Bu ay da scrubı kullandım. Tanecikleri falan iyiydi de kokusu beni benden aldı ya. Ben böyle vanilya, çikolata, karamel kokularından hiç hazzetmiyorum. Bu da karamel kokuyordu. Sanki karamelle yıkanıyormuşsunuz gibi. Ferahlık hissi vermiyor işte bana. Neyse ki küçük bir üründü ve yılbaşında çıkan kofrelerdendi ve hediyeydi. Denk gelmez herhalde bir daha. Ama daha vücut losyonu var sırada.
         Nivea Moisturising Sun Lotion: Ben son birkaç senedir yaz kış güneş kremi kullanıyorum. O zamanlar kullandığım karaciğer ilaçları sonrasında cildim çok hassaşlaştı ve güneş alerjim ortaya çıktı. Bu ürünü de çok severek kullandım. Çoğu güneş kremi gibi gıcır gıcır bir his bırakmıyor ve kolayca emiliyor. Elimdeki ürün bitince yeniden alabilirim.
         Signal White Now Diş Macunu: Bu ürünü sevmiştim, ferah bir his veriyordu. Yeniden alabilirim.
         Avon Color Trend Lip Gloss: Sonunda bitti! Şunu anladım ki ben gloss insanı değilim. Yapış yapış o histen de nefret ediyorum. Bir daha gloss mloss almayacağım.
         Watsons Traş Bıçağı: Uygun fiyatlı, iş gören bir ürün. İki tane çıkıyor içinden.
         Yumoş Islak Havlu ve Islak Mendiller: Yumuşatıcının yanından çıkmıştı bu ürün. Güzeldi. Islak mendiller çok kullanışlı oluyor çantada.

         Watsons Mini Heat Pad: Bunu bu sabah açıp kullandım, kullanıyorum hatta hala. Dün doğa yürüyüşüne gittik Beşparmak Dağları’na ve rüzgarda üşüdüm galiba biraz. Akşamdan beri karnım ağrıyor. Sıcak su torbası iyi güzel de ben hep öyle sabit kalamıyorum ayağımın altında torbayla. Bu sabah da aklıma bu geldi. Geçenlerde denemek için almıştım. Atletinizin üzerine yapıştırıyorsunuz ve havayla birleşince kendi kendine ısınıyor. Sabahtan beri baya iyi geldi. Rahatladım. Sanırım bir paketin içinden 5 adet çıkıyor. Memnunum şu an.