4 Aralık 2014 Perşembe

Tehlikeli Oyunlar

         
         İki gecedir deli gibi yağmur yağıyor. Sonra da gündüz sanki bütün gece yağmamış gibi günlük güneşlik geçiyor. Yağmurdan mıdır bugün çok geç kalktığımdan mıdır yattığım halde uyuyamadım bir türlü. Döndüm döndüm durdum. Bari gidip “Filiz Hiç Üzülmesin”i bitireyim dedim ve onu bitirdim. Sonra bloga yazısını da yazdım. Buradan okuyabilirsiniz. Ama uyku hala yok.


         Gelmeyen uyku yapmışlar baksana. E maden gelmiyor, şu kaç gündür aklımı kurcalayan, repliklerini bir türlü aklımdan çıkaramadığım Tehlikeli Oyunlar’ı da yazayım da aradan çıksın o da.


         Geçtiğimiz Cuma tiyatroda “Tehlikeli Oyunlar” oynadı. Tek kişilikti. İlk kez tek kişilik bir oyun izledim bu arada. Neden bu kadar etkilendim bilmiyorum. Ya da biliyorum aslında. İşte ben bu aralar tam o sınırdayım. Düşle gerçek karışmış gibi. Hikmet gibiyim. Erdem Şenocak çok iyiydi bir kere. Role de tam uyduğunu düşünüyorum.


         Bu arada bir süredir metin yazarlığı yapıyorum ben. Paraya ihtiyacım var aslında. Durumum sıkışık bir süredir. Garip de geliyor doğrusu ısmarlama yazı yazmak. Tamam, zaman zaman dergilere, sitelere falan da yazıyordum konu belirtilince. Ama son senelerde nedense bu işi para için yapamacağımı düşünüp duruyordum. Ama işte durumlar… Bu kadar sıkışınca en iyi bildiğim işi yapayım dedim ve balıklama daldım işin içine. Şimdilik iyi gidiyor sanki. İlk başlarda zorlansam da daha iyiyim sanki şu ara. Hem her gün yazıyor olmak da iyi geldi sanki. Kafamda sürekli yazı fikirleri beliriyor. Yeni öyküler düşünüyorum. Yarım romanıma kafa yoruyorum. Biraz uykusuz kalıyorum ama halimden memnunum doğrusu.

         

Hiç yorum yok: