26 Temmuz 2016 Salı

Bitenler #33




         Merhaba;
         Yine bir bitenler ve yine ben…
         Sadece bitenler yazısı yazar oldum bloga. Çok rahatsızım bu durumdan ama değişecek bu durum. Kendime söz. yazacağım o aklımdaki yazıları.
         Neyse şimdilik şu bitenleri çıkaralım hayatımızdan.
         Bioblas Saç Dökülmesine Karşı Şampuan: Saçlarım öyle çok dökülmez benim. Ama mevsimsel olarak bazen artabiliyor dökülmesi. Öyle bir zamanda bu şampuanı aldım ama pek bir faydasını gördüğümü söyleyemeyeceğim. Zaten ben dökülmeme çözüm olarak saçımın ucundan biraz kestiriyorum ve dökülme geçiyor. Almam herhalde bir daha.
         Schwarzkopf Gliss Kuru ve Yıpranmış Saçlar için Sıvı Saç Kremi: Sadece duştan sonra saçlarımı açmak için kullanıyorum Gliss’i. Fakat bu siyah ambalajlı olanı ilk kez kullandım ve kokusundan nefret ettim. Sarı ya da turuncu olanı daha güzel kokuyor bence. Etkileri hepsinde aynı.
         She Deodorant: Kullandım, bitti. Fena değildi.
         Avon Sensuelle Parfüm: Çok severek kullandığım bir parfümdü fakat katologta göremedim. Sanırım kaldırıldı.
         Avon Göz Makyaj Temizleyici: Daha önce de bitirmiştim bundan. Severek kullanıyorum. Bir ara yeniden alabilirim.
          Diadermine Yüz Kremi: Diadermine’nin sevdiğim tek ürünü. Nemlendirmesi benim için yeterli. Kofre olarak almıştım. Elimde devamı var.
         Bioderma Gözenek Sıkılaştırıcı Krem: Küçücük bir boy olmasına rağmen birkaç gün sabah akşam kullandım ve oldukça memnun kaldım. Elimdeki nemlendiriciler bitince Bioderma’ya geçeceğim sanırım.
         Bioderma Akneli Ciltler için Nemlendirici Krem: Diğer bioderma gibi bunu da çok sevdim.
         Bioderma Miselar Solisyon: Daha önce hiç Bioderman’ın miselar suyunu kullanmamıştım. Garnier’ınkini kullanıyorum ama sanırım bu yeşil kapaklı olan Bioderma’yı da çok sevdim. Alınabilir.
         Rituel De Beaute Siyah Nokta ve Kir Temizleyici Burun Bandı: Çoook uzun zaman önce aldığım bantlar bitti sonunda. Benim pek siyah noktam çıkmaz akne problemli bir cildim olmasına rağmen. Çıkanlar da oldukça derinde olduğundan bantlar pek işe yaramıyor genelde. Çok çeşit denemesem de bu bant fena değildi yine de. Alacağım yine ama keşke o kadar kötü kokmasa.
         Natural Tatlı Badem Yağı: Daha önce de defalarca kez bitirdiğim yağı yeniden kullanmaya başladım. Ben şampuanımı ikiye ayırıp birinin içine karıştırarak kullanıyorum.
         Sleepy Rose Garden Islak Mendil: Eskiden gül kokusunu hiç sevmeyen ben şimdi gül kokulu şeylere bayılır oldum. Bunu da o yüzden denemek istedim. Güzeldi.

         Sensitive Jenny & Willy Islak Bebek Havlusu: Nefret ettim bunlardan. Çünkü resmen güneşte kalmış plastik gibi kokuyorlar. Belki bana böylesi denk gelmiştir ama bunu bir bebeğin cildinde kullanırken düşünemiyorum. Çok kötü kokuyor. Bir de üçlü olarak satılıyor. Daha 2 tane daha var.

25 Temmuz 2016 Pazartesi

Bitki Çayları ve Bir Küçük Kendin Yap Dokunuşu


        
         Merhabalar;
         Ülke gündeminden dolayı hiçbir şey yapmak gelmiyor içimden. Uyumak istemiyorum, uyanmak bile istemiyorum. Çok umutsuzum. Çok şey söyleyesim, çok şey yazasım var ama içim acıyor. Engel olamıyorum.
         İyi olmadığını biliyorum. Devam etmek gerek, ilerlemek gerek. İleriye bakmak gerek. Biliyorum. Deniyorum.
         Deneyeceğim.
         Gelelim başlığa ve çaylara. Çayı seviyorum. Bitki çaylarını da çok seviyorum. Yeni denediklerim oldu. buraya da yazayım dedim.
         Öncelikle söylemek istediğim şey üniversite sayesinde yeme alışkanlıklarım biraz değişti. Mesela hayatıma ton balığı ve yeşil çay girdi.
         İlk önce sade yeşil çayla başladım. Sanırım o zaman bu kadar da çeşit yoktu ya da ben bilmiyordum.
         Yeşil çayı demleyerek de içmeyi çok seviyorum ama yalnız yaşadığımdan koca demliği bitiremiyorum. O yüzden de daha çok poşet çayları tercih ediyorum. Evet, tadı aynı değil ama ziyan olmasındansa ben bunu tercih ediyorum.
         Sade yeşil çaydan sonra limonlu ve nanelisini denemiştim. Onları da sevdim ama bugün bahsedeceklerimi çok daha fazla merak ediyordum.


         Yaseminli Yeşil Çay: Bunu çok duyuyordum ama bana yakın olan marketlerde bir türlü bulamıyordum. En sonunda Doğadan’ın yaseminli yeşil çayını buldum ve çok sevdim! Bir kere yasemin çok güzel kokuyor ve çok da yeşil çay tadı yok aslında. Daha çok çiçek içiyormuşsunuz gibi. :) 20 adet var içinde.


         Yeşil Çay – Gül Karışımı: Bu yıla kadar gül kokusundan bile nefret eden ben birden bire içinde gül olan her şeye ilgi duyar oldum! Yine Doğadan’ın Büyülü Bohça serisine bakınırken yeşil çay-gül karışımı çayı olduğunu görünce hemen aldım. Bunu da çok sevdim. Açıkçası alırken tadı kötüyse diye korkuyordum. Keşke kozmetiklerde olduğu gibi böyle ürünlerde de tester olayı olsa. Bir tane alıp denesem, seversem gidip koca kutuyu alsam. İçinde 16 adet var.


         Mistik Chai: Yine bin markette gezinirken –evet, market gezmek benim hobim- gözüme bu ilişti. Daha önce hiç görmemiştim bu ürünü. Hatta nedense Doğuş markasının poşet çaylarına hiç dikkat etmemişim. Üzerinde sütle içilmesi tavsiye edilse de ben su ile içiyorum. Sütlü halini sevemedim nedense. Ağır geldi biraz bana. bu çayın da kokusu harika ve içimi yumuşak. İçinde 20 tane var.
         Bu arada yeni hedefim –tabii bulabilirsem- gül çayı ile çilek çayını denemek. Bir kere bir aktarda görmüştüm ama o zaman acelem vardı almadım. Sonra da bir daha denk gelemedim.



         Bir de bir teneke kutum var. İçine poşet çaylarımı koyuyorum fakat çok dağınık duruyorlar ne kadar düzenlersem düzenleyeyim. Ben de kartondan böyle bir şey yapıverdim. Çok dandik bir şey ama bir süre kullanayım bakalım. Daha sonra boya alıp kutuyu boyamayı düşünüyorum. O zaman içine de doğru düzgün bir şeyler yapacağım.