Beşinci günün sorusuna geldi sıra.
5- Gereksiz bir
yeteneğin var mı?
Olmaz
mı diyeceğim. Bana göre gereksiz Ali’ye göre müthiş yetenekler bunlar.
İlki
aynı anda bir çok şey düşünme. Ali, buna hala tam olarak alışamamış olsa da
yine de olağanüstü bir şeymiş gibi bahsediyor hep. Bana göre çok gereksiz hatta
yorucu bir eylem bu. Bir kere beyninizin içindeki düşünceler daldan dala
atlarken siz bir yandan onu karşınızdakine anlatmaya çalışıp bir yandan da onun
sizi anlayıp karşılık vermesini bekliyorsunuz. Çok yakın arkadaşlarım artık bu
durumu pek önemsemeseler de Ali fazla ciddiye alıyor. :) Ama dediğim bana göre
hem çok gereksiz hem de çok yorucu.
İkincisi
algıyı kapatma. Ben yine bunun çok gerekli olduğunu düşünmüyorum ama Ali buna
bayılıyor, yine. :) Çünkü ben ilgimi çekmeyen, dinlemek istemediğim konularda
duymuyorum resmen. Yani beynimin içinde bir şey oluyor, hop o sesler yok
oluyor. Duymuyorum. Gerçi en çok iş yerinde işime yarıyor ama çok gerekli mi
derseniz bence değil.
Üçüncüsü
de dudak okuma. Normalde bakınca çok müthiş bir şeymiş gibi geliyor insana. Ama
bu bana hep yoldayken oluyor. Metroda ya da otobüste hep insanları izlerim ben.
Eh tabii birde insanlar konuşuyorlar. Sırf onları dinlememek için, o
muhabbetlerin üçüncüsü olmamak için kulaklıksız binmiyorum hiçbir toplu taşıma
aracına. Ama sadece kulaklık yetiyor mu, yetmiyor tabii ki. Bir de çok
gerekliymiş gibi dudak okuyorum ben, kulağım duymasa ne olacak. Bu da beni
rahatsız ediyor. Kendime kızıyorum ne diye beynini tüm o gereksiz bilgilerle
dolduruyorsun diye. O yüzden hep bir şeyler okumaya çalışıyorum artık. Normalde
beni araba tutar. Yıllarca on beş dakikalık yolculukta bile mahvoldum ben. Ama sırf
bu sevmediğim -bence çok gereksiz- yeteneklerim sebebiyle toplu taşıma
araçlarında kitap okumaya alıştırdım kendimi.
Eh
bu kadar sanırım. Peh. Ben neymişim yahu! Gereksiz yeteneksizler şahanesi. :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder