17 Şubat 2017 Cuma

Filmler

         
         Dün yarı baygın bir şekilde koltukta uzanırken iki film izledim. Boğaz iltihabım var. Şiş boğazım ve yutkunamıyorum bile. Aslında yutkunmasan hiçbir sorun da kalmayacak ya, neyse geçer inşallah…
         Filmleri kitap da okuyamıyorum bari film izleyeyim diye google film yazdım, ilk çıkan siteden afişini beğendiğim filme tıklayıp da izledim.


         İlki Grace Unplugged diye bir film. İçinde müzik olan ya konusu müzik olan filmleri seviyorum. Bu da onlardan biriydi. Kızımız Grace, pop şarkıcısı olmak istiyor fakat eskiden rock yıldızı olan babası uyuşturucu da dahil yaşamadığı şey kalmadığından şimdilerde papaz olarak hayatını sürdürüyor, kızına bir türlü izin vermiyor tabii. İçindeki tanrı inancını kaybetmesini istemiyor, kendi yaşadıklarını yaşamasını istemiyor vs. Ama bilirsiniz ki biz gençler deneye yanıla öğrenmeyi tercih ederiz. Grace bir yolunu bulup evden ayrılıyor ve hayalini kurduğu o büyülü yaşama adımını atıyor. Değerleri ve dayatılanlar arasında kalıyor çoğunlukla. 18 yaşında bir körpe daha hem.
         Film için öyle çok müthişti diyemem ama kötü de değildi bana göre. Sonu güzeldi.

         Diğer film ise Bridget Jones’sun Bebeği. Ne zamandı aklımdaydı izlemek. Afişini görünce tıklayıverdim. Ama biraz hüzünlendim doğrusu. Bridget yaşlanmış artık. Filmde 43 yaşında olarak görüyoruz. Şu avukat da çok yaşlanmış ama hala aynı. Telefonu hiç susmuyor. Ünlü çapkın diğer adam ölmüş. Onun yerine Jack var. Amerikalı. Gayet de sevimliydi bence. Bridget kısa aralıklarla bu iki adamla da birlikte olduktan sonra hamile kalıyor ve bebeğin kimden olduğunu bilemiyor. Konusu bu. Yani… Şimdi eski Bridget Jones filmleri kadar tat vermedi bana ama sanki bir devrin kapanışı gibi hüzünlendim. Güzelim Bridget yaşlanmış, hey gidi Bridget hey…

         Öyle işte… Hayat hastayken çok sıkıcı. Geçmek bilmiyor meret. Ben daha geçen haftalarda hastaydım ya. Niye yine hasta oldum? Gerçi Balıkesir’in soğuğunu yiyince normal ama olmasaydım, of…

Hiç yorum yok: