13 Şubat 2017 Pazartesi

Geldim

         


         Perşembe günü Balıkesir’e gittim, cumartesi günü de döndüm. Kısa bir seyahatti. Sonradan açıklayacağım bazı olaylar için ön konuşma yapıp geldim.
         Evdeyken bir kez markete gitmek dışında hiç dışarı çıkmadım. Hem çok kısa bir süreliğine gittiğimden hem de havanın çok soğuk olmasından. Bu süre içinde de televizyon izlemek zorunda kaldım. İzmir’deki evimde çok gereksiz bulduğum bir televizyon var ama bilgisayarı bağlayıp film izlemek dışında hiç kullanmıyoruz. Balıkesir’de de bizimkiler hep haber falan izler. Aman Allah’ım onlar ne öyle, bir kanal hiç abartmıyorum 10 tane haber sunduysa onu da cinayet haberiydi. Herkes birbirini öldürüyor. Can almak o kadar kolay bir şey haline gelmiş ki…
         Sonra bir de muhterem bir bey var ya bizim başımızda. Televizyonda öyle bir anlatılıyor ki… Kendi tarafındaki adamların bile hepsi satılmış, hepsi ona karşı. Bir tek o masum. Zaten kendisi mükemmel bir adam. Bir şeyler yapmaya çalışıyor ama etrafındaki o satılıklar ona yaptırmıyor. Ne söylese karşı çıkıyorlar. Zehirlemek, öldürmek istiyorlar. Ama o hep mükemmel hep masum.
         Medya denen o oluşum öyle bir yansıtıyor ki vermek istediğini sanki onu hep korumak zorundaymışız gibi, çünkü hep o bizim iyiliğimizi düşünen müthiş iyi bir adammış gibi. Anladım insanların her şeyden habersiz mutlu mesut yaşayışını, neden bu kadar bu adamı sevdiklerini. Çünkü gözlerinde bile isteye ilahlaştırılıyor. Normal.
         İki günde cinlerim tepeme çıktı. Son gün artık odamdan çıkmayıp elimdeki kitabı bitirdim daha fazla sinirlenmemek için.

         

Hiç yorum yok: