25 Nisan’da okulumuzda organ bağışıyla
ilgili bir bilgilendirme semineri yaptık. Sağolsun doktor hanım da çok güzel
açıkladı her şeyi. Bıkmadan sorularımızı tek tek yanıtladı. Kendisine geldiği
ve bizi kırmadığı için tekar teşekkür ediyorum.
Bu
konuyla çok ilgiliyim. İlkokul 1. sınıfta mıydı yoksa 2. Sınıfta mıydı
hatırlamıyorum ama Hayat Bilgisi kitabında organ bağışıyla ilgili bir konu
vardı. Sanırım topluma hizmet ya da vatandaşlık görevleriyle ilgili bir şey
işliyorduk. Taa o zamanda kafama koymuştum organlarımı bağışlayacağım diye.
Tabii bunun için 18 yaşını doldurmak gerekiyor. 18ime kadar bekledim. Ama sonradan
yoğunluklar artınca kaldı gitti.
Sonra
bu semineri ayarladı arkadaşımız. Sağolsun o da çok koşturdu. Kaybolan
dilekçeleri yılmadan bıkmadan tekrar yazıp işleme gönderdi. (Okulda böyle işler
çok yavaş işliyor nedense.)
Organlarınızı
bağışlamak için 18 yaşını doldurmuş ve akıl sağlığı yerinde olmak gerekiyor.
Bağış yaparken sizden iki tane şahit istiyorlar. Onların da imzaları ve detaylı
kimlik ve iletişim bilgileri alınıyor. Diğer ülkelerde geçerli değil ama bizim
ülkemizde bu olaya biraz duygusal yaklaşıldığı için ailenin de sözlü onayının
alınması lazım. Yani sadece reşit olmak yetmiyor. :) Hepsi bu kadar. Daha sonra
doktorlar testleri yapıyorlar ve siz hangi organınızı bağışlayacağınıza karar
veriyorsunuz. Ya da hepsini de bağışlayabilirsiniz.
Ben
gözlerimi bağışlamayacağım diyordum miyop olduğum için. Tabii bilmediğim şey
şuymuş: sadece kornea alınıyormuş ve burada gözün bozuk olmasının bir önemi
yokmuş. O yüzden gözlerimi de verebilirim.
Kuşadası
Hastanesi’nde bu mümkün değilmiş galiba ama bir araştıracağım bunu. Aydın’da
yapılabiliyormuş sanırım. İlk fırsatta inşallah.
Bir
de doktor hanımın okuduğu bir ayet vardı ve çok hoşuma gitti. Aşağı yukarı
şöyleydi: “Organ bağışıyla bir kişinin değil tüm insanlığın hayatını kurtarmış
oluyorsunuz.” Yani dinen caiz olmadığını söyleyenler için bu da resmi kayıt.
Kur’an’da yazıyor iyi bir şey olduğu.
Hem
kişi ölmeden başka bir kişiye nakil gerçekleşmiyor. Yani kesin olarak kişinin
beyin ölümünün gerçekleşmesi gerekiyor. Şöyle bir soruyla çok karşılaşıyoruz
demişti doktor hanım: “Organlarımı alacaklar diye beni hayata döndürmekten
vazgeçerler mi?” Güldük buna ama eminim ki en çok kafaya takılan sorulardan
biridir bu. Doktor da söyledi zaten doğrusu da bu ki Hipokrat yemini etmiş bir
doktor önündeki hastayı bile bile ölüme terkedemez. Yani önce önündeki hastanın
sağlığı sonra nakil bekleyen hasta. Yani ölmemiş hastayı öldürmek gibi bir şey
söz konusu olamaz.
Eğer
aklınızda böyle bir şey varsa mutlaka bir sağlık merkezi ya da hastaneye
başvurun. Öldükten sonra eğer gidiyorsa ruhumuz gideceği yere gidecek zaten. Ama
bedenimiz toprağın altında çürüyüp gidecek. Hiç olmazsa bir iki insanın
hayatını kurtarmış oluruz bağışladığımızda. Biz ölmüş olsak bile başkaları
yaşar. Öldükten sonra bile topluma bir faydamız dokunmuş olur.
Lütfen
organlarınızı bağışlayın.
2 yorum:
En kısa zamanda bende bağışlıcam.
En kısa zamanda benim de hastaneye gidip bağışlamam lazım.
Yorum Gönder