18 Mayıs 2012 Cuma

Balıkesir'den



Hava kapalı bugün. Ya da yine demeliyim. Cumartesi geldim Balıkesir’e ve neredeyse o günden beri yağmur yağıyor. İçimden de hiçbir şey yapmak gelmiyor o yüzden.
Evet, bu arada Balıkesir’deyim. 11 Mayısta okulum bitti. Artık tatildeyim. O gün sınavdan çıkınca doğruca İzmir’e gittim. İzmir otogarda arkadaşlarla buluştuk. (Geçen yılki oda arkadaşlarım, yurttan) Sonra da onlarla Turgutlu arabasına bindik ve oraya gittik. Arkadaşımın biri oralı (Tuğçe). O geceyi onların evinde geçirdik. Sağolsun ailesi bizi çok güzel ağırladı. Cumartesi günü de Manisa’ya geldik. Akşama kadar da orada gezdik. Sonra ben Balıkesir’e gelen bir otobüse bindim ve şu an evdeyim. Pazar günü döneceğim ama. Hem sıkılmaya başladım hem de adada işlerim var.
Adada da eğer kaldığım derse yaz okulu açılırsa (ki inşallah) onu vereceğim. Ve belki bir dil kursuna gidebilirim. Daha tam belli değil.
İş ayarlamıştım ama olmadı o. Başka görüşmelerim var yine adaya gidince.
Alışveriş yaptım yine bir sürü. Daha götüreceklerimi ayarlayacağım, çantama yerleştireceğim. Çanta, valiz değil. Rehber olacağım için az eşyayla seyahat etmeye alışmaya çalışıyorum. Sırt çantamla gidiyorum çoğu yere o yüzden.
Buraya kitap getirmedim bu arada. Aslında getiriyordum. Gölgeler Kitabı’nı okuyorum hala. (Bitmedi gitti.) Ama kalın bir kitap olduğu için ve çantamda ağır olduğundan geri çıkarttım. Burada da geçen geldiğimde (bir ay önce) bir yarım kitap bırakmıştım. Biraz sonra gidip onu okuyayım bari. Böyle boş boş durmakla olmaz. O da Adalet Ağaoğlu’nun Yazsonu kitabı. Bir yıldır okuyorum nerdeyse onu. Okuduğum ilk kitabıydı. Belki de son olacak. Bu kadar ağır ilerleyen bir kitap daha görmedim. Bir arkadaşımın dediğine göre (bu arada kendisi 15 -20 yıllık edebiyat öğretmeni) en kötü kitabından başlamışım okumaya ama hakikaten kötü bir kitap. O yüzden bir daha okur muyum, bilemiyorum.
Geçenlerde annemle telefonda konuşurken boya-badana yaptık demişti. Bende bir korkuyla sormuştum benim odamı da boyadınız mı diye. Boyamışlar tabii ki. “Kitaplarım?!!1 demiştim daha bir korkarak. “Çok fazlaydı, odaya girilmiyordu, yukarı çıkardık yarısını.” demişti annem. Çıldırdım tabii ben. Yukarısı diye bahsettiği de üst kat. Bizim ev üç katlı. Biz birinci kattayız. Üstteki iki kat boş, kullanılmıyor. Üçüncü kat inşaat halinde hatta. Neyse işte taşımışlar. Balıkesir’e gelmemin en büyük nedeni de bu aslında. Gelmek konusunda kararsızdım yani.
Geldim, gelişigüzel taşımışlar tabii yukarıya. Yani ben onları kategorilendirmiştim. Bilmedikleri için nerde neyin olduğunu kafalarına göre taşımışlar. Onları indirdim bir de aşağıya. Kitaplarımı, İngilizce kitaplarımı, gramer kitaplarımı ve bazı defterlerimi indirdim.
Bir sürü test kitabım vardı. Kitap alma hastalığım sadece normal kitaplarda değil maalesef. Test kitabım da çok. Ben üniversiteyi kazandım ama (biraz zor da olsa :P ) kardeşim de bu yıl girdi. O yüzden duruyorlardı hepsi. Onları bıraktım yukarıda. Gerçi bizim oğlanın pek parlak değil puanları. 2 yıllık üniversiteye gidecekmiş (bu konuda çok sinirliyim ona) ama belli olmaz belki fikir değiştirir. Dursunlar bakalım bir süre daha. Daha sonra ya ihtiyacı olanlara dağıtacağım ya da geri dönüşüme yollayacağım zaten onları.
Dün dersaneden bir arkadaşımla görüştüm. Evet, ben de dersaneye gittim bir yıl. Ama iki yıl ara verdiğim için gittim. Yoksa hâlâ karşıyım dersaneciliğe. O arkadaşım uzman jandarma çavuş oldu bu arada. İki yıldır görüşmüyorduk. Mutlu oldum onu gördüğüme.
Mayıs başında da yine dersaneden bir arkadaşım evlendi. Balıkesir’de oldu düğün. Sınavlarımın başladığı güne denk geliyordu, o yüzden gelemedim düğününe. O da Van’da ebelik yapıyordu. Sanırım şimdiki görev yeri Erzurum’da.
Arkadaşlarımın çoğu artık meslek sahibi ve bazıları da evlenmeye başaldılar. Bu benim de büyüdüğümü gösterir. :P Ama tabii ben hâlâ öğrenciyim. :)) Bu okulun bitmesine 3 yıl var daha. (5 yıllıktı) Belki sonra yüksek lisans da yaparım. Kararsızım bu konuda.
Öyle işte. Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Başka şeyler de gelirse yazarım artık ara ara okul da tatil olduğuna göre. Yoğunluğum bir nebze de olsa azaldı çünkü.

Kendinize iyi bakın. 

Not: Fotoğraf Kuşadası sahilden bir akşamüstü. Karşıda görünen Güvercin Adası. 

Hiç yorum yok: