Şimdi tabii ki
bu günün anlam ve önemini belirten şarkı falan değil! Bu günün anlam ve önemi
yok. Önemli bir gün de değil zaten. Her zaman ki gibi sıradan bir gün işte.
Sabah derse gidecektim. Giyindim,
hazırlandım fakat öğrencimin annesi ‘Elif, biz bugün evde yokuz, gelme.’
Deyince tekrar pijamalarımı giymek zorunda kaldım. Eiffel Kuleli küpelerimi de
taktıydım hem. ;(( Dersten zorunlu feragat anlayacağınız.
Bu
şarkıyı da gözümün önünde dursun diye buraya koyuyorum. Sabahtan beri 10. 000
kez falan dinlemişimdir herhalde. Hala da dinlemekteyim.
Bu
aralar hiçbir şey yapmıyorum. Yapmamaktayım. Bilerek, isteyerek, herkes gibi
sıcakları bahane ederek. Ama canım çok sıkılıyor yine de bu duruma. O ayrı. Bu
yaz için çok güzel planlarım vardı oysa ki. Dil kursuna gidecektim. Fransızca,
İspanyolca falan. Almanca bile olurdu ya. Olmadı. Bulamadım. Her yerde
İngilizce kursu var. Başka da bir şey yok. Sinir oldum ona zaten. Sonra benim
moraller sıfırlandı. Bir sürü kitap okumayı planlıyordum. Ama nerdeee… Toplasan
10 tane falan etmez herhalde okuduklarım. Sonra meditasyon, yoga öyle bir
şeyler öğrenmek istiyordum. O da kaldı. KPDS’ye neymiş ne değilmiş diye bir
test kitabı alıp incelemek istiyordum. O da kaldı demeyeceğim hemen. Kitapçıya
gittim birkaç kez. Kitapçılara da. Hatta birinde arkadaşımla gittik. Ama bir
türlü nasıl bir kitap alacağıma karar veremediğim için almadım. O kaldı yani.
;) haa, takı tasarımı yapmak istiyordum. Bir iki bir şey yaptım, ondan da
sıkıldım. Yani bu yaz ya başladığım hiçbir şeyde devamlılık sağlayacak sabrı
bulamadım ya da ufacık şeylerden dolayı vazgeçtim; tamam üşendim.
Ama
çok kızıyorum yine de kendime. Farkındayım bomboş bir tatil geçirdiğimin. Tek
yaptığım internette dolaşmak. Neyse ki nette ne bulursam okuyorum. Takip
ettiğim blogları falan yokluyorum. Tek tesellim bu zaten. Bir de haftada üç gün
derse gidiyorum işte. O da ramazana girince bitecek. Öyle bir karar aldık
karşılıklı.
Bu
arada açıköğretim derslerimin biri haricinde hepsinden büte kaldım! Ama ona da
çalışmıyorum. Artık ramazanda çalışacağımı ümid ediyorum. İnşallah. Amin.
Günlerdir
elimde sürünen iki kitap var. Biri Mark Crick’in Kafka’nın Çorbası isimli
kitabı.
Diğeri
de Lee Carroll & Kryon & Tom Kenyon & Hathorlar & Mary Magdalen
& Patricia Cori & Sirius Yüksek Konseyi diye kalabalık bir topluluğun
yazdığı Büyük Değişim – 2012 ve Ötesi için Yeni Bir Dünya Yaratmak isimli
kitap. İnşallah yakın zamanda bunları bitireceğim.
Bir
de dizi izlemeye çalışıyorum. Yoksa unutacağım şu İngilizceyi. Ne nankör şey.
Azıcık ilgilenme hemen yok oluyor hafızandan. İşte ben de yine çok geç
kaldığımın farkında olaraktan dizi izlemeye başladım. Biri Merlin. Bunu
televizyondan da takip ediyordum aslında. Yani üniversiteye başlamadan önceydi
bu. O da düzenli değildi. Denk geldikçe izliyordum. Yurtta da internete ulaşmam
pek kolay olmuyordu kalabalık kız nüfusu dolayısıyla. Vınn olayına girmedim,
giremedim. Öyle kaldıydı. İşte yeniden başladım geçen. 2. sezondayım daha ama.
Bir
de Pretty Little Liars var. Ona da yeni başladım. Daha 5. bölümdeyim. Ama güzel
gidiyor. Sevdim diziyi.
Amy
Winehouse, su testisi, Aziz Yıldırım ve bilimum olay hakkında hiçbir şey
yazmayacağım. Herkes yazıyor zaten. Ben okuyor ve katıldıklarıma katılıyorum.
Bir de benim dillendirmeme hiç gerek yok.
Ramazan
geliyor. Bol bol hayır yapın, önce en yakınınızı doyurun.
Selamlar.
1 yorum:
müzik ve tüm kelimeler için teşekkür :)
Yorum Gönder