Priene
Kalesi’nden sonra aşağıya doğru inmeye başladık geldiğimiz yoldan ve bir süre sonra
o yoldan ayrılıp keçi yolu gibi bir patikadan ilerlemeye başladık. Yol üzerinde
eski bir Rum köyü vardı. Tabii artık kullanılmıyormuş. Sadece yapıların
duvarları kalmış. Daha sonra Gelebeç adında bir köye geldik. Burası da Rum
köyü. Sanırım o eski yerlerini bırakıp buraya yerleşmişler. Evlerin hepsi
taştandı ve çok çok güzellerdi. Tam hayalimdeki gibi. Bu arada küçüklüğümden
beri beyaz taş bir evim olsun istiyorum. Orada gezerken hep dua ettim Allah’ım
bana da nasip et diye. :P
Köyün girişindeki antik çeşme.
Kilisenin çan kulesi.
Tarihçesi.
Bu köye gelmemizin asıl sebebi Aziz Nikolaos Kilisesi’ni gezmekti. Ama çok kötü durumdaydı fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere.
2 yorum:
BİR BİLEBİLSEK O TARİHİ YAPILAR YURDUMUZA NE DENLİ KATMA DEĞER KATTIĞINI:))
Evet, ne yazık ki her şeyi tahrip ettiğimiz gibi onu da etmişiz. Tarihi eserler en çok da definecilerin elinden çekiyor zaten. O kilise de nasibini almış bundan.
Yorum Gönder