Monoton bir
hayattan nefret ettiğimi yazmıştım şu postta. Evet, bundan kesinlikle nefret
ediyorum ve hiç tahammülüm yok.
Bu
yüzden merakımı hep canlı tutmaya çalışırım. Tıpkı küçük bir çocuk gibi… Hep
çok soru soran biri oldum bu yüzden. Öğrenmeyi ve şaşırmayı çok seviyorum
çünkü. Tekdüze bir hayatım olduğunda boğuluyormuşum ya da ölüyormuşum gibi
geliyor nedense. Bunu önlemek için de sık sık şehir dışına çıkıyorum artık.
Bilmediğim şehirlere gidiyorum. Gözüm hiçbir şeye alışmasın istiyorum çünkü.
Alışmaya başladığım an sıkıntılar başlıyor bende. Depresyona giriyorum resmen.
Bu yaşamımı tamamiyle etkiliyor haliyle. Yaşam enerjim düşüyor resmen.
Okuldaki
ya da civar şehirlerdeki ya da Kuşadası’ndaki etkinliklere katılmaya
çalışıyorum elimden geldiğince. Ama arkadaşlarım ya yanlış anlıyorlar bunu ya
da hızıma yetişemiyorlar.
Tek
sebebim; benim kişisel ihtiyaçlarım arkadaşlar. Ölmemem için bu gerekli. :)
Görseli de bu olsun.
Kuşadası'ndan bir görünüm.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder