17 Aralık 2011 Cumartesi

Monoton


Monoton bir hayattan nefret ettiğimi yazmıştım şu postta. Evet, bundan kesinlikle nefret ediyorum ve hiç tahammülüm yok.
Bu yüzden merakımı hep canlı tutmaya çalışırım. Tıpkı küçük bir çocuk gibi… Hep çok soru soran biri oldum bu yüzden. Öğrenmeyi ve şaşırmayı çok seviyorum çünkü. Tekdüze bir hayatım olduğunda boğuluyormuşum ya da ölüyormuşum gibi geliyor nedense. Bunu önlemek için de sık sık şehir dışına çıkıyorum artık. Bilmediğim şehirlere gidiyorum. Gözüm hiçbir şeye alışmasın istiyorum çünkü. Alışmaya başladığım an sıkıntılar başlıyor bende. Depresyona giriyorum resmen. Bu yaşamımı tamamiyle etkiliyor haliyle. Yaşam enerjim düşüyor resmen.
Okuldaki ya da civar şehirlerdeki ya da Kuşadası’ndaki etkinliklere katılmaya çalışıyorum elimden geldiğince. Ama arkadaşlarım ya yanlış anlıyorlar bunu ya da hızıma yetişemiyorlar.
Tek sebebim; benim kişisel ihtiyaçlarım arkadaşlar. Ölmemem için bu gerekli. :)

Görseli de bu olsun. 
Kuşadası'ndan bir görünüm.

Hiç yorum yok: