Merhaba blog, nasılsın? İç dökesim var
da biraz, günlüğüm de çok uzakta biliyor musun? Ben de sana yazayım dedim.
Bu ay (her zamanki gibi) çok yoğunum. Dernekçek
bir proje uygulamaya çalışıyoruz. İnşallah başaracağız.
Bazı konularda çok sinirleniyorum. İnsanların
şişkin egolarıyla etrafta dolaşmaları beni çıldırtıyor! Konuya değil de “ben
yaptımcılık”a odaklanmaları da ayrı bir olay ayrıca! Bu konuda çok konuşasım
var da biraz daha sabredeyim de olayı iyi bir gözlemleyeyim. Belki hata
bendedir!
Bir süredir yazmaya çalıştığım bir
roman var. Çatısını kurup kurup başlıyorum ama başka bir gün tekrar yazmaya
başladığımdan yeniden bir çatı kuruyordum. İsimleri kafamda oturtamadığımdan
böyle oluyordu, biliyordum. İşte bu gece –en sonunda- Barboros Çağman isminde
karar kıldım. Karakterine de uyduğunu düşünüyorum. Belli bir yol da katettim.
Tez zamanda bitirip yayınlanmasını istiyorum. Ama sindire sindire de yazıyorum.
Bu kitap benim için çok önemli!
Yaz da geliyor. Ne hızlı geçiyor bu
mevsimler?! Hayır yani üçüncü sınıfı da bitiriyorum. Şaka maka seneye mezun
olacağım yahu! Hayatımda ilk defa gelecek kaygısı yaşıyorum.
Ha, bu arada 6 Nisanda YDS’ye girdim. Bana
iyi geçti gibi geldi. Sanki kolaydı da ama herkes akşamına facebooka çok zordu
diye yazmış. Bilemedim doğrusu. Herhalde bana tüm cahilliğimle öyle geldi. Zira
bir kez bile kapak açıp çalışmadım. Sadece bakalım kaç alabileceğim diye
denemek amaçlı girdimdi.
Unutmadan
Osmanlıca kursum bitti. Belgemi de aldım. :)
Bu arada güzel şeyler de olmuyor değil
hani hayatımda. :) Oluyor tabii…
* Not: Fotoğraf google amcadan...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder